kıyâdet

: قيادت

(a. i. kaide'den.) : kumandanlık, kumanda, * komuta.

kıyafet

: قيافت

(a. i.) : 1) kılık; bir şeyin dış görünüşü. 2) şekil, heyet, suret. 3) bir kimsenin giyindiklerinin bütünü. İlm-i kıyafet : insanın yüzünden ve dış görünüşünden, iç vasıflarına, iç hayâtına dâir ahkâm çıkarma bilgisi. Teb-dîl-i kıyafet : tanınmıyacak kılığa girme.

kıyâfet-nâme

: قيافتنامه

(a. f. b. i.) : kıyafetten hüküm çıkarma kitabı. [Bursalı büyük mutasavvıf Isma'l Hakkı'nın "kıyâfet-nâme" si meşhurdur]

kıyam

: قيام

(a. i.) : 1) kalkma, ayağa kalkma, ayakta durma. 2) namazın iftitah tekbî-riyle rükû arasındaki ayakta durma kısmı. 3) bir işe kalkışma, başlama. 4) ayaklanma, (bkz. : ıs-yân). 5) ölümden sonra dirilip ayağa kalkma, (bkz. : ba'sü ba'd-el-mevt). Yevm-ül-kıyâm : kıyamet günü. (bkz. : rûz-i kıyam, rûz-i mahşer).

kıyam bi-llâh-Cisb

:  

(a. b. i.) : tas. rüsumdan bilkülliye feragat ve seyr an-illâh, bi-llâh, fi-llâh suretiyle manevî menzillerin hepsini geçtikten sonra hâsıl olan beka bi-llâh mertebesindeki istikamet.

kıyam li-llâh

: قيام بالله

(a. b. i.) : tas. gaflet uykusundan uyanık olma ve seyr-i il-âllâh'a gaflet hâlinden berî bulunma.

kıyâmet

: قيامت

(a. i.) : 1) dünyânın sonu, bütün ölülerin diriierek mahşerde toplanacakları zaman. Kıyâm-ı kıyamet : kıyamet, vakti, (bkz. : rûz-i mahşer). 2) büyük sıkıntı, belâ, gürültü, patırdı.

kıyâs

: قياس

(a. i.) : 1) bir şeyi başka başka bir şeye benzeterek hüküm verme, bu yolda verilen hüküm, bir tutma. 2) karşılaştırma; * ör-nekseme. 3) umûm kaideye uyma. 4) mant. * tasım, Alâ gayr-il kıyas : kıyâsa ve kaideye uygun olmamak üzere.

kıyâs-ı celî

:  

asıldaki illetin ferde vücûdu zahir ve zihne mütebâdir olan kıyas.

kıyâs-ı fâsid

:  

mant. mantığa uymazlık, paralojizm, fr. paralogisme.

kıyâs-ı fukahâ

:  

fık. hakkında açıkça âyet veya hadis bulunmıyan meselelere dâir, üzerine âyet ve hadis olan benzerlerine göre âlimler tarafından verilen hüküm.

kıySs-ı hafî

:  

sebebi gizli olan ve zihne birden gelmiyen kıyas.

kıyâs-ı tnatvî

:  

mant. * önertilerinden biri gizli veya söylenmemiş olan * tasım, entimem, fr. enthymeme.

kıyâs-ı mevsûl-ün-netâyic

:  

mant. * öntasım, fr. prosyllogisme.

kıyâs-ı mukassim

:  

mant. 'ikilem, fr. dilemma.

kıyâs-ı müdellel

:  

mant. epikerem, fr. epicheree me.

kıyâs-ı mülhakk

:  

mant. * astasım, fr. episyllo-gisme.

kıyâs-ı nefs

:  

kendine benzeterek hükmetme. kıyâsa muhalefet : ed. (bkz. : galat-ı tahakkü-mî).

kıyâsen

: قياسا

(a. zf.) : 1) kıyas suretiyle, yoliyle. 2) benzeterek, sanarak. 3) kaideye tatbîk ederek. '

kıyâsı, kıyâsiyye

: قياسی ، قياسيه

(a. s. c. : kıyâsiyyât) : 1) umûmî kaideye uygun olan. 2) tatbîk veya benzetme ile olan.

kıyâsiyyât

: قياسيات

(a. s. kıyâsî'nin c.) : 1) umûmî kaideye uygun olanlar. 2) tatbîk veya benzetme ile olanlar.

kıyem

: قيم

(a. i. kıymet'in c.) : de-Şerler.

kıyemî

: قيمی

(a. c. : kiyemiyyât) : az bulunan pahalı nesne.

kıyeıniyyât

: قيميات

(a. i. kıyemî'nin c.) : az bulunan pahalı nesneler, değeri olan şeyler.

Kıymet

: قيمت

(a. i. c. : kıyem) : 1) değer. 2) bedel, baha, tutar. 3) şeref, onur, itibar. Kaimen kıymet : fık. bina ve ağaçların, bulunduk lan yerde durmak üzere kıymeti. Mebniyyen kıymet : fık. binaların bulundukları, durdukları yerdeki kıymeti. Maklûan kıymet : fık. binaların ve ağaçların yıkıldıktan sonraki kıymeti. Zî-kıymet : kıymetli, değerli, (bkz. : kıymet-dâr).

kıymet-i hakîkiyye

:  

hakikî, gerçek değer.

kıymet-i i'tibâriyye

:  

devletçe kabul edilen değer, fiat.

kıymet-i mevzua

:  

satan tarafından konulan değer, fiat.

kıymet-i mutlaka

:  

mat. mutlak değer.

kıymet-i takrîbiyye

:  

mat. * yaklaşık değer.

kıymet-i vasatiyye

:  

fiz. ortalama değer,

kıymet-i zâtiyye

:  

birinin kendi, öz değeri.

kıymet-agâh

: قيمت آگاه

(a. f. b. s.) : kıymet bilir, değer bilir.

kıymet-dâr

: قيمتدار

(a. f. b. s.) : kıymetli, değerli, pahalı (bkz. : zî-kıymet).

kıymet-nâ-şinâs

: قيمت ناشناس

(a. f. b. s. c. : kıymet-nâ-şinâsân) : kıymet bilmiyen, değer takdir edemiyen.

kıymet-nâ-şinâsân

: قيمت ناشناسان

(a. f. b. s. : kıymet-nâ-şinâs'ın c.) : kıymet bilmiyenler, değer takdir edemiyenler.

kıymet-şinâs

: قيمت شناس

(a. f. b. s. c. : kıymet-şinâsân) : kıymet bilen, değer bilen.

kıymet-şinâsân

: قيمت شناسان

(a. f. b. s. : kıymet-şinâs'ın c.) : kıymet bilenler, değer bilenler.

kıytas

: قيطس

(a. i.) : zool. Balina balığı, kadirga balığı

kıytasiyye

: قيطسيه

(a. i.) : zool. Balinagiller.

kıyye

: قيه

(a. i.) : okka, dörtyüz dirhem.

kıyye-i âşârî

:  

kilo, bin gram olan ağırlık ölçüsü.

kıyye-i atîka

:  

(eski okka) : okka, [eskiden] dört yüz dirhem olan bir ağırlık ölçüsü. (1282 gramı karşılar.)

kıyye-i cedîde

:  

(Yeni okka) : kilo, bin gram olan ağırlık ölçüsü. (okkanın % 78 ini karşılar). [aslı "ûkiyye ve "vukye" dir.]