kam' |
: | قمع |
(a. i.) : ezme, kırma; zaptetme. |
kâm |
: | كام |
(f. i.) : 1) anat. Ağzın üstü, tavanı, damak, (bkz. : kubbet-ül-hanek). i. meram, arzu, emel, istek. Be-kâm : isteğine kavuşmuş. Nâ-kâm : isteğine kavuşmamış. 3) lezzet, zevk. |
kâm u nâ-kâm |
: |
ister istemez, elbette. |
|
kamâkım |
: | قماقم |
(a. i. kumkumanın c.) : içine zemzem, mürekkep gibi şeyler konulan yuvarlak testiler. |
kamâme |
: | قمامه |
(a. i.) : süprüntülük. |
kamârî |
: | قمارى |
(a. i. kumru'nun c.) : zool. kumrular. |
kâm-bahşı |
: | كامبخش |
(f. b. s.) : herkesin isteğini yerine getiren. |
kâm-bîn |
: | كامبين |
(f. b. s. c. : kâm-bînân) : kâm görücü, meramına erdiren, mes'ud, bahtiyar, mutlu, (bkz. : kâm-ver). |
kâm-bînân |
: | كامبينان |
(f. b. s. kâm-bin'in c.) : kâm görücüler, meramına erdirenler, mes'udlar, bahtiyarlar, mutlular. |
kâm-bînî |
: | كامبينی |
(f. b. i.) : kâm-bînlik, saadet, bahtiyarlık, mutluluk. |
kâm-cû |
: | كامجو |
(f. b. s.) : meramını, isteğini ariyan, gayesine, maksadına ulaşmak istiyen. |
kâme |
: | كامه |
(f. i.) : meram, arzu, maksat. Bül-kâme : isteği, arzusu çok olan. |
Kamer |
: | قمر |
(a. i. c. : akmâr) : astr. Ay. (bkz. : Mâh). |
Kamerî |
: | قمری |
(a. s.) : Ay'a mensup, Ay ile ilgili [müen. kameriyye dir] . Hu-rûf-i kameriyye a. gr. "el" sözünün I harfini okutan harfler : ["elif, be, c, ha, hı, ayn, gayn, fe, kaf, kef, mim, vav, he, ye"] . Sene-i kameriyye : arabî aylarına göre hesâbolunan yıl. Şuhûr-i kameriyye : ayın tam bir devriyle hesâbedilen aylar, arabî aylar. |
kameriyye |
: | قمريه |
(grk. i.) : 1) çardak. 2) bahçelerde, mehtaplı gecelerde oturmak üzere, tel veya kafes tarzında, kubbeli olarak yapılıp, etrafı sarmaşık ve şâir güzel, süslü çiçeklerle örtülü bulunan yer, küçük köşk. [Arapça "kamer" kelimesi ile ilgili değildir] |
kamet |
: | قامت |
("ka" uzun okunur, a. i. c. : kamât) : boy, boybos. |
kamet alma |
: |
("ka" uzun okunur) : cemaatle kılınan farz namazlara başlamadan önce cami veya şâir namazgah kabul edilen yerde "kad-kametis-salât" kelimelerinin ilâvesiyle ve fakat yavaş edâ ile müezzinlerce tekrarlanan ezan cümleleri. |
|
kamet-i bâlâ |
: |
("ka" uzun okunur.) : uzun boy. |
|
kamet-i dil-cû |
: |
("ka" uzun okunur.) : gönül çeken, hoşa giden boy. |
|
kamet-i ömr |
: |
("ka" uzun okunur.) : ömür boyu. |
|
kamet-i simşâd |
: |
("ka" uzun okunur.) : boyu, şimşir ağacı gibi güzel ve düzgün olan. |
|
kâm-güzar |
: | قامگذار |
(f. b. s.) : isteğini elde edebilen. |
kamı' |
: | قامع |
("ka" uzun okunur, a. s.) : kam'eden, kahreden, yok eden. |
kam'î |
: | قمعی |
(a. s) : bot. aşağıdan yukarı doğru huni şeklinde gelişen çiçek. |
kâmil |
: | كامل |
(a. s. kemâl'den.) : 1) bütün, tam, noksansız eksiksiz. 2) kemâle ermiş, olgun. 3) yaşını başını almış, terbiyeli, görgülü, pişmiş [kimse] . 4) âlim, bilgin, geniş bilgili [kimse] . Kâmil-ül-ıyâr : ayarı tam, karışık veya noksan olmıyan. 5) i. aruz bahirlerinden birinin adı. (bkz. : bahr-i kâmil). 6) i. erkek adı. [müen. : "kâmile"] |
kamilen |
: | كامل |
(a. zf.) : noksansız, tam olarak, hep, bütün, (bkz. : cümleten, kâffeten, tamamen). |
kâmiliyye |
: | كامليه |
(a. i.) : Ebû Kâmil adında bir şahıs tarafından kurulan bir şîî tarikatı. |
kâmin |
: | كامن |
(a. s.) : gizli, saklı, belirsiz. 2) fiz. potansiyel. 3) pusuda duran. Tedât-i kâmin : fels. fr. latente (association). |
kamîs |
: | قميص |
(a. i.) : 1) gömlek. 2) anat. dölyatağını kaplıyan ince deri. 3) bot. bâzı nebatların (* bitkilerin) üzerini örten zarlar. |
kamîs-i Yûsuf |
: |
Hz. Yûsuf (Aleyhisselâm)'un Mısır'da azîz iken babasına yolladığı gömlek. |
|
kâm-kâr |
: | كامكار |
(f. b. s.) : isteğine ulaşmış, mutlu, (bkz. : kânvrân). |
kâm-kârâne |
: | كامكار |
(f. zf.) : kâmkâr olana, kutlu, mutlu olana yakışacak surette, kutlulukla, mutlulukla. |
kâm-kârî |
: | كامكاری |
(f. b. i.) : kâmkârlık, mutluluk, mürâda ermeklik, merama nail olmaklık. |
kaml, kamle |
: | قمل ، قمله |
(a. i. c.) : bit, kehle, (bkz. : şüpüş). Dâ'ül-kaml : bitlenme hastalığı [insanlarda] |
kâm nâ kâm |
: | كام ناكام |
(f. zf.) : ister istemez, (bkz. : hâh nâ hâh). |
kâm-perver |
: | كامپرور |
(f. b. s. c. : kâm-perverân) : emel besleyici. |
kâm-perverân |
: | كامپروران |
(f. b. s. kâm-perver'in c.) : emel besleyiciler. |
kâm-perverî |
: | كامپروری |
(f. b. i.) : kâmper-verlik, emel besleyicilik. |
kâm-rân |
: | كامران |
(f. b. s. c. : kâm-rânân) : 1) kâm sürücü, süren, arzusuna, isteğine kavuşmuş, mutlu, (bkz. : kâmkâr). 2) i. erkek ve kadın adı. |
kâm-rânan |
: | كامرانان |
(f. b. s. kâmrân'ın c.) : kam sürücüler, sürenler, arzusuna, isteğine kavuşmuş olanlar; mutlular. |
kâm-râne |
: | كامرانه |
(f. zf.) : kâmrancasına. |
kâm-rânî |
: | كامرانی |
(f. i.) : kâmranlık, arzusuna, isteğine kavuşmuş olma, mutluluk. |
kâm-revâ |
: | كامروا |
(f. b. s.) : isteğine erişen, (bkz. : kâmrâtı). |
kâm-revâyi |
: | كامروايی |
(f. b. i.) : kâmrevâlık, isteğine erişirlik. |
kamtarîr |
: | قمطرير |
(a. s.) : şiddetli, sert. |
kamus |
: | قاموس |
("ka" uzun okunur. a. i.) : 1) denizin ortası. 2) mec. lügat kitabı, *sözlük. |
kamûs-i arabî |
: |
("ka" uzun okunur.) : Arapça lügat, * sözlük. |
|
kamûs-i Osmânî |
: |
("ka" uzun okunur) : Osmanlıca lûgat, sözlük. |
|
kamûs-i Türkî |
: |
("ka" uzun okunur.) : 1) Türkçe lügat, * sözlük; 2) Şemsettin Sami Merhûm'un 1317 (1899/1900) yılında yayınladığı Türkçe lü gati. |
|
kâm-ver |
: | كامور |
(f. b. s. c. : kâm-verân) : isteğine kavuşmuş, mutlu, (bkz. : kâm-bîn). |
kâm-verân |
: | كاموران |
(f. b. s. kâmver'in c.) : isteğine kavuşmuş olanlar, mutlular |
kâm-yâb |
: | كامياب |
(f. b. s.) : kâm bulucu, bulan, talihli, İsteğine ulaşmış, bahtiyar, mutlu, (bkz. : kâm-bîn). |