kâh |
: | كاه |
(f. i.) : saman, saman çöpü. |
kâh |
: | كاخ |
(f. i.) : 1) köşk, kasr. (bkz. : köşk, utum). 2) yüksek bina. 3) bîr göz oda, tek oda. |
kâhbân |
: | كاهبان |
(f. b. i.) : saman, harman bekçisi. |
kahbe |
: | قحبه |
(a. i.) : namussuz kadın. (bkz. : fahişe, zâniye). mee. hilekâr, kalleş, kancık, dönek [adam] |
kâh-dân |
: | كاهدان |
(f. b. i.) : samanlık, saman odası. |
kâh-gil |
: | كاهگل |
(f. b. i.) : samanlı sıva çamuru. |
kahhâr |
: | قهار |
(a. s. kahr'dan.) : ziyadesiyle kahreden, kahredici; yok edici, batına. [Allah'ın sıfatlarındandır] |
kahhâr-ı müntekim |
: |
Allah. |
|
kahhâr-âne |
: | قهارانه |
(a. zf.) : kahharcasına. |
kâhî |
: | كاهی |
(f. i.) : kuru poğaça nevinden üç köşeli çarşı böreği; bir çeşit simit. |
kâhil |
: | كاهل |
(a. s. kühûlet'den. c. : kevâhil) : 1) kühûlet sahibi, olgun, orta yaşlı [kimse] , 30-50 yaş arasında bulunan [kimse] , erişkin. 2) hareketi ağır, gayretsiz, tenbel; durgun, râkid. Bahr-i kâhil : durgun deniz. |
kâhil-âne |
: | كاهلان |
(a. f. zf.) : tenbele yakışır surette, tenbelce, tenbelcesine. |
kâhin |
: | كاهن |
(a. i. kehânet'den. c. : kehene, kühhân) : 1) gaipten haber vermek iddiasında bulunan kimse, falcı. 2) eski Mısırlılarla Hindlilerin rûhânî reisleri. |
kâhin-âne |
: | كاهنانه |
(a. f. zf.) : kâhin'e yakışır surette. |
kâhine |
: | كاهنه |
(a. i.) : kâhin kadın. |
kahir |
: | قاهر |
("ka" uzun okunur, a. s. kahr'dan.) : 1) kahreden; zorlıyan. 2) üstün gelen, ezen, ezici. 3) yok eden, ortadan kaldıran. |
kahir-ül-esrâr |
: |
şerirleri, haydutları kahreden, yok eden, ortadan kaldıran. |
|
kahir-üi-sümûm |
: |
panzehir. |
|
kahît |
: | قحيط |
(a. i.) : Şiddetli kıtlık olan sene. Sâl-i kahît : kıtlık yılı. |
kahkaha' |
: | قهقهاء |
(a. i.) : zool. öldürücü bir yılan. |
kahkaha |
: | قهقهه |
(a. i.) : yüksek sesle çok gülme. 2) bot. zâtülfilkateyn (ikiçenekliler) den mor ve kırmızı çiçek açan, sarmaşık gib duvarlara veya ağaçlara tırmanan bir bitki; çit sarmaşığı, gündüz sefası, lât. convolvulus. |
kahkarî |
: | قهقری |
(a. i.) : 1) izine geri dönme, birdenbire arkaya dönme. 2) a. geri çekilmeye âit, geri çekilmekle ilgili. Ric'at-i kahkar! ask. acele olarak geri geri çekilme. |
kâh-keşân, keb-keşân üli |
: | كاهكشان ، كهكشان |
(f. b. i.) : astr. saman yolu, saman uğrusu, hacılar yolu. |
kahır |
: | قهر |
(a. i.) : 1) zorlama, zorla bir iş gördürme, (bkz. : icbar, cebr). 2) üstün gelerek mahvetme, helak etme, batırma, ezme. 3) çok kederlenme, çok üzüntü duyma. |
kahr-ı dehr |
: |
zamanın, dünyânın kahrı. |
|
kahr-ı hiddet |
: |
hiddetin kahrı, kızgınlığın yıkıcı galebesi. |
|
kahraman |
: | قهرمان |
(f. s. c. : kahramânan) : 1) yiğit, cesur, (bkz. : bahâdır). 2) i. Fars mitolojisinde Rüstem'in yendiği kimse. 3) hüküm sahibi, iş buyuran. 4) i. erkek adı. |
kahramân-ı gazab-nâk |
: |
kızgın, hiddetli kahraman. |
|
kahramânân |
: | قهرمانان |
(f. s. karamân'ın c.) : yiğitler, cesurlar. |
kahramân-âne |
: | قهرمانانه |
(f. zf.) : kahramanca, kahramanlıkla, yiğitçe, yiğitlikl (bkz. : bahâdır-âne, cesûr-âne) : |
kahramanı |
: | قهرمانی |
(f. i.) : karamanlık, yiğitlik, cesurluk. |
kahramân-nâme |
: | قهرماننانه |
(a. f. b. i.) : mensur îran kahramanlık destanı olup, Dârâb-nâm Fağfur-nâme, Hûşeng-nâme, Kırân-ı Habeşî, Tahmuraş-nâme gibi mevzuu bakımından Firdevsî'n Şeh-nâme'si etrafında toplanan mensur destanli gurupuna girer; ilk destan gibi bu da Ebû Tâh Tartusîye isnâd edilmektedir. |
kahren |
: | قهرا |
(a. zf.) : kahr ile, kahir suretiyle, zorla; ezerek, (bkz. : anveten, cel ren). |
kâh-rübâ, keh-rübâ |
: | كاهربا ، كهربا |
(f. b. i.) : "saman kapan, saman kapıcı" : kehlibar. |
kaht |
: | قحط |
(a. i.) : kıtlık, kuraklık kuraklıktan dolayı mahsûlün yetişememesi. |
kaht-ı recül |
: |
adam kıtlığı. |
|
kaht ü gala |
: |
kıtlık ve pahalılık. |
|
kahve |
: | قهوه |
(a. i.) : 1) şarap, (bkz bade, hamr). 2) kahve. |
kahve-din |
: | قهوه دان |
(a. f. b. i.) : için doğulmuş kahve konulan kap. |