j

: ژ

(f. ha.) : Osmanlı alfabesinin on dördüncü harfi olup, "ebced" hesabında, "z" gibi, yedi sayısının karşılığıdır.

ja

   

 

jâj, jâje

: ژاژ ، ژاژه

(fi.) : 1) saçma, mânâsız boş söz. (bkz. : yave). 2) deve dikeni.

jâj-hâ

: ژاژخا

(f. b. s. c. : jâj-hâyân) : saçma sapan, mânâsız söyliyen. (bkz. : hâ, jâj-hâr, yâve-gû).

jâj-hâyân

: ژاژخايان

(f. b. s. jâjhâ'nın c.) : saçma sapan, mânâsız söz söyliyenler. (bkz. : yâve-gûyân).

jâj-hâyî

: ژاژ خايی

(f. b. i.) : mânâsız söyleyicilik.

jâj-hâr

: ژاژخور

(f. b. s.) : saçma sapan konuşan, (bkz. : jâj-hâ).

jâl, jale

: ژاله

(f. i.) : 1) kırağı, çiğ. (bkz. : şebnem). 2) [ikincisi] kadın adı.

jâle-i eşk

:  

gözyaşı çiği; çiğ tanesine benziyen gözyaşı.

jâle-dâr

: ژاله دار

(f. b. s.) : üzerine kırağı düşmüş, kırağılanmış.

je

   

 

jegale

: ژغاله

("ga" uzun okunur. f. i.) : 1) darı ekmeği. 2) allık. 3) nâra, çığlık, (bkz. : jegar, jegare).

jegand

: ژغند

(f. i.) : 1) yırtıcı hayvanların korkunç sesi. 2) sağlamlık, (bkz. : metanet, rasânet).

jegar

: ژغار

("ga" uzun okunur, f. i.) : 1) pas, küf. 2) nâra, yüksek ses.

jegare

: ژغاره

("ga" uzun okunur, f. i.) : (bkz. : jegale).

jeh

: ژخ

(f. i.) : siğil.

jend, jende

: ژند، ژنده

(f. i.) : eski, yırtık, yamalı hırka.

jende-pûş

: ژنده پوش

(f. b. s.) : eski püskü, yamalı şey, hırka giyen.

jeng

: ژنگك

(f. i.) : pas, küf, kir. ["âjeng" sözünden bozma]

jeng-âlûd

: ژنگك آلود

(f. b. s.) : paslı.

jengâr

: ژنگار

(f. i.) : 1) pas, kir. 2) bakır pası.

jengârî

: ژنگاری

(f. s.) : bakır yeşili, bakır pası renginde boya.

jeng-bâr

: ژنگك بار

(f. b. s.) : pas saçan.

jeng-beste

: ژنگبسته

(f. b. s.) : paslı, küflü, pas tutmuş, kirli, (bkz. : jeng-dâr, jeng-pezîr).

jengdân

: ژنگدان

(f. i.) : çan; çıngırak.

jeng-dâr

: ژنگدار

paslı, küflü, kirli (bkz. : jeng-beste, jeng-pezîr).

jengele

: ژنگله

(f. i.) : 1) hayvanda çatal tırnak. 2) çatal tırnaklı hayvan.

jeng-pezîr

: ژنگپزير

(f. b. s.) : paslı, küflü, kirli, (bkz. : jeng-beste, jeng-dâr).

jeng-

:  

(f. b. s.) : paslı.

jerd

: ژرد

(f. s.) : çok yiyen, (bkz. : ekûl).

jerf, jerfâ

: ژرف ، ژرفا

(f. s.) : 1) derin. Deryâ-yi jerf : derin deniz, (bkz. : amîk). 2) çok. (bkz. : bisyâr, kesîr).

jerf-bîn

: ژرف بين

(f. b. s.) : dikkat sahibi.

jerfî

: ژرفی

(f. i.) : 1) derinlik, (bkz. : umk). 2) erkek adı.

jerfîn

: ژرفين

(f. i.) : kapı sürmesi; kapı ardına konulan dayak.

jey

: ژی

(f. i.) : göl, ırmak.

ji

   

 

jîk

:  

(f. i.) : 1) yağmur damlası. 2) kirpi, (bkz. : jîkâse).

jîkâse

: ژيكاسه

(f. i.) : kirpi, (bkz. : iik2).

jîr

:  

(f. i.) : göl; havuz.

jîve

: ژيوه

(f. i.) : cıva. (bkz. : zî-bak).

jiyân

: ژیان

(f. s.) : kızgın, hışırtılı, kükremiş, [çok zaman "arslan" in sıfatı olarak kullanılır] . Pil-i jiyân : kızmış fil. Şîr-i jiyân : kükremiş arslan.

   

 

jön

: ژون

(f. i.) : put. (bkz. : çelîpâ, sanem).

   

 

jügal

: ژغال

("ga" uzun okunur, f. i.) : kömür; mâden kömürü.

jül

: ژول

(f. i.) : büklüm, kıvrım.

jülîde

: ژوليده

(f. s.) : 1) karmakarışık, dağınık [saç] , (çok zaman "saç" hakkında kullanılır). 2) i. kadın adı.