ism

:

اسم

(a. i. c. : esâmî, esma') : isim, ad. (bkz. : nâpı).

ism-i a'zam

:

 

(en büyük ad) : Allah'ın kur'an'da geçen yüz isminden doksan dokuzu belli esmâ-i hüsnâ'sının fevkındeki adı, "Allah veya hüve ismidir" diyenler vardır.

ism-i cins

:

 

gr. cins isim, bir cinsten, bir neviden olan şeylerin hepsine verilebilen bir ad : "vilâyet, karpuz, kedi. . " gibi.

ism-i fail

:

 

gr. kendisinden fiil, iş çıkan kimsenin sıfatı : "fail, hadim, sâim, kâtip. " gibi.

ism-i hâss

:

 

gr. has isim (* özel ad) ; yalnız bir' kimse, bir hayvan veya bir şeye has olan isim : "ahmed; güneş; zonguldak.. " gibi.

ism-i işaret

:

 

gr. kendisiyle muayyen bir şeya işaret olunan kelime : "bu, şu, o.. " gibi.

ism-i mef'ûl

:

 

gr. failin fiili, kendi üzerine geçen kelime : "mefûl; mağdur; mahsûs. . " gibi.

ism-i mensûb

:

 

gr. kelimenin sonuna nispet yesi denilen bir î getirilerek yapılan sıfat : "islâmî; sükûtî. . " gibi.

ism-i tafdîl

:

 

kazandığı sıfat ve mânâ çok vs kuvvetli olan ve türkçede : (daha, en, pek, çok) kelimeleriyle anlatılan söz. ["akdes" (daha, pek. en kutsal) ; "ahmer" (daha, en, pek kırmızı) ; "esved" (daha, pek, en kara)] gibi.

ism-i tasgir

:

 

gr. mânâsında küçüklük olan isim : "abd" den "ubeyd" (kulcağız, köle) ; "batın" dan "buteyn" (karıncık, ufak karın). gibi.

ism

:

اثم

(a. i. c. : âsâm) : suç, günah, (bkz. : cünâh, zenb).

ismâ'

:

اسماع

(a. i. sem'den.) : işittirme, dinletme.

ismâh

:

اسماح

(a. i.) : 1) samâhatll, cömerd kılma. 2) mülayim ve itaatli etme.

ismâîliyye

:

اماعيليه

(a. h. i.) : bâzı şiilerin son imâm olarak tanıdıkları imâm-ı ca'fer'in büyük oğlu ismail'in kurduğu bir fırka ve bu fırkadan olan kimse.

ismâm

:

اثمام

(a. i.) : 1) tamamlama. 2) sona erdirme.

ismât

:

اصمات

(a. i.) : sükût ettirme, susturma.

ismet

:

عصمت

(a. i.) : 1) ma'sumluk, günahsızlık, temizlik. 2) haramdan, namusa dokunur hallerden çekinme. 3) erkek ve kadın adı.

ismetlü

:

عصمتلو

(a. s.) : derece bakımından yüksek kimselere, sultan ve şehzadelerin kızlariyle, bunların hanımlarına verilen bir unvan idi. [pâdişâh kızlarına "devletlü, ismetlü" denirdi] , (bkz. : ismet-meâb, ismet-penâh).

ismet-meâb

:

عصمتمآب

(a. s.) : (bkz. : ismetlü, ismet-penâh).

ismet-penâh

:

عصمت پناه

(a. f. b. s.) : (bkz. : ismetlü, ismet-meâb).

ismî, ismiyye

:

اسمی ، اسميه

(a. s. ism'den.) : gr. isme mensup, isimle ilgili. cümle-i ismiyve : isim cümlesi.

ismid

:

اث

(a. i.) : sürme taşı, antimon.

ismirâr

:

اسمرار

(a. i. semra'dan.) : esmerleşme, kararma, kara olma, karayağız olma.

ismiyye

:

اسميه

(a. i.) : fels. * adcılık, fr. nominalizme.

ismiyyet

:

اسميت

(a. i.) : îsîmlilik isim olma hâli.