islâ' |
: |
اسلاء |
(a. i.) : teselli etme, avutma. |
islâc |
: |
اثلاج |
(a. i.) : kar yağdırma, kariı olma, kara tutulma. |
islâk |
: |
اسلاك |
(a. i. silk'den.) : 1) sıraya koyma, düzenleme. 2) yola getirme. 3) sülük ettirme, mesleğe sokma, sokulma. |
islâl |
: |
اسلال |
(a. i. sell'den.) : 1) sıyırıp çıkarma [kılıç, bıçak] , (bkz. : seli). 2) vereme uğratma, verem etme. |
islâm |
: |
اسلام |
(a. i. selâm'dan. c. : islâmiyân) : 1) Hz. Muhammed (Alehisselâm)'in Allah tarafından tebliğine me'mur olduğu din. 2) bu dinde olan kimse, müslüman. ehl-i islâm : islâm dîninde olanlar. hüccet-ül-islâm : imâm-ı gazzâlî (gazâlî) nin lâkabı. seyf-ül-islâm : hâlid bin velîd'in lâkabı. şeyh-ül-lslâm : osmanlı imparatorluğu'nda, kabînede sadrâzamdan sonra yer alan ve din işleri, ne bakmakla beraber, dünyâ işlerine de din bakımından karışan ve şerîat işleriyle uğraşan babı meşîhat'ın reisi, [ibn-i teymiye gibi büyük din âlimlerinden bâzılarına da "şeyhülislâm" denilmiştir] |
islâmî |
: |
اسلامی |
(a. s.) : islâm dînine, islâm halkına mensup, bunlarla ilgili olan. |
islâmiyân |
: |
اسلاميان |
(a. f. islâm'ın c.) : islâm dîninde olanlar, müslümanlar. |
islâmiyyet |
: |
اسلاميت |
(o. i.) : islâmlık, müslümanlık. [arapça'da böyle bir kelime bulunmaması bakımından yanlış ise de, bizde kullanılır olmuştur] |
islâs |
: |
اثلاث |
(a. i.) : üç tane yapma, üçe bölme. |