îfâ

:

ايفاء

(a. i. vefâ'dan.) : 1) ödeme, yerine getirme. 2) bir işi yapma. 3) iş görme.

îfâ-yi vazife

:

 

vazifesini yapma.

îfâd

:

ايفاد

(a. i.) : birini elçilikle gönderme.

ifâdât

:

افادات

(a. i. ifâde'nin c). : (bkz. : ifâde).

ifâdât-ı lâzime

:

 

gerekli ifâdeler.

ifâde

:

افاده

(a. i. c. : ifâdât) : 1) anlatma, anlatış.

ifâde-i cebriyye

:

 

zoraki ifâde. meramını anlatma; 2) kitaplara yazılan önsöz.

ifâde-i merâm

:

 

1) meramını anlatma; 2) kitaplara yazılan önsöz.

ifâde-i nâ-hosnûdî

:

 

hoşnutsuzluk ifâdesi.

ifâde-i şifâhiyye

:

 

ağızdan söyliyerek anlatış.

ifâde-i tahrîriyye

:

 

yazı ile anlatış. 2) ders verme, (bkz. : tedris).

ifâde vü istifâde

:

 

anlatma ve faydalanma, ["ifâde" nin Arapçadaki mânâsı "faydalanmak" dır].

ifâhe

:

افاحه

(a. i.) : 1) kaynatma. 2) kan fışkırtma.

ifâkat

:

افاقت

(a. i.) : 1) hasta, iyi olma, iyiliğe dönme. 2) kadın adı.

ifâkat-pezîr

:

افاقت پذير

(a. f. b. s.) : iyileşmesi mümkün [hastalıktan].

ifâkat-yâb

:

افافتياب

(a. f. b. s.) : ifâkat bulucu, bulan, hastalıktan kalkan.

ifâte

:

افاته

(a. i. fevt'den.) : fevt etme, kaybetme, elden çıkarma, çıkarılma.

ifâte-i fursat

:

 

fırsatı kaçırma. 

ifâte-i vakt

:

 

vakit kaybetme.

ifâza

:

افاضه

(a. i. feyz'den) : 1) feyizlendirme, bereketlendirme. 2) kabı, taşacak derecede doldurma; taşıp yayılma, dağılma.

ifâza-bahş

:

افاضه بخش

(a. f. b. s.) : feyizlendiren, feyiz aldıran.

İfâze

:

افازه

(a. i.) : fevzlendirme, maksada eriştirme.

ifcâc

:

افجاج

(a. i.) : kuş ötmesi, cıvıldaması, cıvıldayış.

ifcâc-ı tuyûr

:

 

kuşların cıvıldayışı.

ifcâr

:

افجار

(a. i.) : 1) birini fâcir,fitne sayma. 2) birine günahkârlık yükleme. 3) fecir zamanına girme.

ifcâs

:

افجاس

(a. i.) : uygunsuz ve mânâsız şeylerle böbürlenme.

ifdâh

:

افضاح

(a. i. fadîh'den) : kötülüğü, ayıbı, kusuru açığa vurma, (bkz. : ifzâh)

ifdâl

:

افضال

(a. i. fadl'dan.) : lütuf ve bağış, (bkz. : ihsan), 

iffet

:

عفت

(a. i.) : 1) afîflik, temizlik. 2) namus. 3) kadın adı.

iffet an-iz-zinâ

:

عفت عن الزنا

(a. b. i.) : huk. [eskiden] bir kimsenin ömründe bir defa olsun gayri meşru mukarenette bulunmamış olması.

iffet-fürûş

:

عفت فروش

(a. f. b. s.) : namus, taslıyan namus ve şereften bahseden.

iffetli, iffetlü i

:

عفتلی ، عفتلو

(a. s.) : 1) iffet, namus sahibi kadın. 2) İtibarlı kadınların lâkabı.

ifhâh

:

افهاه

(a. i.) : âciz kılma.

ifhâm

:

افحام

(a. i. fuhûm'dan) : 1) ağız açtırmama, susturma. 2) bir münâkaşada, karşısındakini cevap veremiyecek hâle getirme.

ifhâm

:

افهام

(a. i. fehm'den.) : anlatma, anlatılma, bildirme, bildirilme.

ifhâr

:

افخار

(a. i. fahr'den.) : fahirlendirme, şereflendirme; şeref ve değerinden dolayı, birini bir başkasından üstün tutma.

ifhâş

:

افحاش

(a. i. fuhş'dan.) : kötü söyleme.

ifk

:

افك

(ka" uzun okunur, a. i.) : bir suçu birine yükleme, (bkz. : bühtan).

ifkar

:

افقار

("ka" uzun okunur, a. i.) : fakirleştirme.

îflâ

:

افلاء

(a. i.) : memeden ayırma, sütten kesme, (bkz. : iftâm).

iflah

:

افلاح

(a. i.) : 1) kutlu, başarılı : olma. 2) felah bulma, selâmete çıkma, kötü bodurumdan kurtulup iyi bir duruma girme.

iflâk

:

افلاق

(a. i.) : mânâ, kelime, îcâdetme.

iflâs

:

افلاس

(a. i. feles'den.) : 1) tüccarın, borcunu ödeyemiyecek bir hâle gelmesi, top atma. 2) bitirme, tüketme, [mal, para, bilgi v. b.].

ifna'

:

افناء

(a. i. fenâ'dan.) : 1) yoketme, tüketme. 2) malı, yersiz sarfetme.

ifnâ-yi beden

:

 

vücudu yok etme.

ifnâ-yi hayât

:

 

ömrünü tüketme.

ifnâ-yi mâl

:

 

malını sarfetme.

ifrâc

:

افراج

(a. i.) : açılma, ayrılma..

ifrâc-ül-bâhire

:

 

vapurun, iskeleden, sahilden* açılması.

ifrâd

:

افراد

(a. i.) : 1) müfred, tek olarak söyleme. 2) ayırma.

ifrağ

:

افراغ

(a. i. ferâğ'dan) : 1) kalıba dökme. 2) şekillendirme, bir şekle sokma. 3) biy. * boşaltım, fr. excretion.

ifrâh

:

افراح

(a. i. ferah'dan) : ferahlandırma; sevindirme, memnun etme. (bkz. : iczâl).

ifrâm

:

افرام

(a. i.) : doldurma, doldurulma.

ifrâm-ı ibrîk

:

 

ibriğin doldurulması.

ifrâr

:

افرار

(a. i.) : firara mecbur etme, kaçırma, kaçırılma.

ifrat

:

افراط

(a. i. fart'dan.) : aşırı;gitme, pek ileri varma.

ifrât-ı hiss

:

 

* aşırıduyu, fr. hyperesthesie.

ifrât-ı neşât

:

 

sevinç coşkunluğu.

ifrat ü tefrit

:

 

birbirine tamamen zıt olan iki uç.

ifrât-kâr

:

افراطكار

(a. f. b. s.) : ifrata vardıran, aşırı giden, aşırı davranan.

ifraz

:

افراز

(a. i. c. : ifrazat) : 1) bir bütünden bir parça ayırma; ayırma; ayrılma. 2) (c. : ifrazat) : biy. vücuttan, kan, cerahat, irin, ter. gibi ayrılıp çıkan şey, * salgı; fr. secretion.

ifrazat

:

افرازات

(a. i. ifrâz'ın c.) : bir bütünden parçalar ayırmalar; ayırmalar; ay. rılmalar. 2) biy. vücuttan, kan. cerahat, irin, ter. gibi ayrılıp çıkan şeyler, * salgılar, fr. secrelions.

ifrâzât-ı dâime

:

 

biy. sidik gibi, uykuda bile beklemiyen ifrazat, * salgı.

ifrâzât-ı cüdiyye

:

 

(cildin ifrazatı) : ter gibi cildin mesamelerinden çıkan ifrazat.

ifrâzât-ı munkatıa

:

 

midenin ifrazatı gibi, yalnız vazîfe sırasında harekette olan azanın ifrazatı : 

ifrâzciyân

:

افرازجيان

(a. t. f. b. i.) : darphânede sikke (para) kesenler.

ifrinka'

:

افرتقاع

("ka" uzun okunur, a. i.) : [parmak] çıtırdatma.

ifrinka-ı esâbi'

:

 

parmak çıtırdatma.

ifrît

:

عفريت

(a. i. c. : efârît) : 1) zararlı ve korkunç mitolojik mahlûk. 2) mec. Etrafı birbirine katan korkunç insan.

ifrîz

:

افريز

(a. i.) : dam saçağı, sundurma.

ifsâd

:

افساد

(a. i. fesâd'dan.) : 1) fesada uğratma, uğratılma, bozma.

ifsâd-ı mi'de

:

 

mîde bozma. 2) kargaşalık çıkarma, düzensizlik meydana getirme.

ifsâdât

:

افسادات

(a. i. ifsâd'ın c.) : düzensizlik meydana getirmeler, kargaşalıklar.

ifsâh

:

افصاح

(a. i. fasâhefden.) : fesahatle konuşma, açık ve düzgün söz söyleme.

ifsâh

:

افصاح

(a. i. füshat'den.) : açma, genişletme.

ifsâh

:

افساخ

(a. i. fesh'den.) : unutma; akıldan çıkarma; ihmâl etme.

ifsâm

:

افصام

(a. i.) : 1) yağmurdan sonra hava açılma. 2) hastanın ateşi düşme, 3) bitme, tükenme.

ifşa'

:

افشاء

(a. i. c. : ifşâât) : gizli bir şeyi yayma; ortaya dökme, açığa vurma.

ifşâ-yi râz

:

 

sırrı açığa vurma.

ifşâât

:

افشا آت

(a. i. ifşâ'nın c.) : sırrı meydana atmalar, açığa vurmalar.

iftâ'

:

افتاء

(a. i. fetvâ'dan.) : fetva verme, bir işi fetva ile halletme. Hizmet-i iftâ', Makam-ı iftâ', Mansib-ı iftâ', Mesned-i iftâ : şehislâmlık.

iftâl

:

افتال

(f. s.) : 1) yarık, yırtık. 2) dağınık.

iftân

:

افتان

(a. i.) : 1) fitneye uğratma. 2) ayartma, (bkz. : iftitân).

iftar

:

افطار

(a. i. fıtr'dan.) : 1) oruç açma. 2) ramazan akşamları verilen ziyafet.

iftâriyye

:

افطاريه

(a. i.) : 1) iftarlık; iftar için hazırlanmış çerez ve saire. 2) [eskiden] pâdişâh saraylarında, vüzerâ, âyân ve eşraf konaklarında, davetlilere iftardan sonra diş kirası adı altında verilen bahşiş.

iftlâl

:

افتعال

(a. i.) : 1) iş edinme, işyapma. 2) a. gr. beş harfli kelimelerin birinci babı, iftiâl babı.

iftlâl

:

افتئال

(a. i.) : fala bakma, fal tutma.

ifticâ'

:

افتجاء

(a. i.) : apansızın,birdenbire olma. (bkz. : fücceten).

iftidâh

:

افتضاح

(a. i. fadâhat'den.). : (bkz. : iftizâh).

iftihâr

:

افتخار

(a. i. fahr'den.) : 1) öğünme; koltuk kabartma. 2) şeref, şan.

iftihâr-ül-ulemâ, iftihâr-ül-emâsil, iftihâr-üs-şuarâ

:

 

ulemânın (sarıklılar) sânına, benzerlerinin ve şâirlerin övünmelerine sebebolan. [sarıklılar için kullanılan resmî tâbir].

iftihâriyyât

:

افتخاريات

(a. i. c) : iftihar yolunda söylenen sözler.

iftihâs

:

افتحاص

(a. i.) : gerçeği dikkatle araştırma; gerçek dikkatle araştırılma.

iftikad

:

افتقاد

("ka" uzun okunur, a. i.) : arayıp sorma, aranıp sorulma.

iftikâk

:

افتكاك

(a. i. fekk'den.) : rehinden çıkarma, rehinden kurtarma.

iftikâl

:

افتكال

(a. i.) : fazla çalışma, bir işte çok emek harcama.

iftikar

:

افتقار

("ka" uzun okunur.a. i. fakr'den.) : 1) fakirlik gösterme. 2) büyük, çok ihtiyâcı olma. 3) alçak gönüllülük, (bkz. : tevazu').

iftikâriyye

:

افتكاريه

(a. i. fikr'den.) : fr. idealisme.

iftikâriyye-i târihiyye

:

 

fr. idealisme historique.

iftilâl

:

افتلال

(a. i.) : 1) savaştan yılma [asker]. 2) bükülme.

iftinân

:

افتنان

(a. i.) : birbirini tutmıyan, düzensiz söz söyleme.

iftira'

:

افتراء

(a. i. c. : iftirâât) : birine aslı olmıyan bir suç yükleme, (bkz. : bühtan, ifk).

iftirâât

:

افتراآت

(a. i. iftirâ'ın c.) : aslı olmıyan suç yüklemeler.

iftirâk

:

افتراق

(a. i. fark'dan.) : 1) ayrılma, dağılma; perişan olma.

iftirâk-ı izam

:

 

anat. kemiklerin dağılması. 2) ayrılık, hicran.

iftirâs

:

افتراس

(a. i.) : avlayıp parçalama, yırtıp paralama; zorla yere yıkma.

iftisâd

:

 

(a. i.) : kan alma. Mevsim-i iftisâd : (kan alma mevsimi) : mayıs, eylül ayları.

iftisâl

:

افتصال

(a. i.) : 1) sütten kesilme.2) fidanı, kökiyle çıkarıp, başka yere dikme.

iftitâh

:

افتتاح

(a. i. feth’den.) : 1) açma; açılma. 2) başlama.

iftitâh-ı kelâm

:

 

sözün başlangıcı.

iftitâh tekbîri

:

 

namaza başlarken söylenen "Allâhü ekber" sözü.

iftitân

:

افتتان

(a. i. fitne'den.). : (bkz. : iftân).

iftiyâ

:

افتيال

(a. i.) : fal tutma..

iftîzâh

:

افتضاح

(a. i. fazâhat'den.) : 1) rezîl olma. 2) bir şeyi kırma, bir şeyi kırarak ufaltma.

iftizâz

:

افتضاض

(a. i.) : 1) kızın, kızlığını bozma, (bkz. : izâle-i bikr). 2) dul kadının, iddet zamanını doldurması.

ifzâh

:

افضاح

(a. i. fazîh'den.) : kötülüğü, ayıbı, kusuru açığa vurma, (bkz. : ifdâh)

ifzâl

:

افضال

(a. i. fazl'dan.). : (bkz. : ifdâl).