hüzâl

: هزال

(a. i.) : zayıflık, arıklık, bitkinlik.

hüzâl-i asabi

:  

hek. sinir bozukluğu yüzünden vücûda arız olan titreklik.

hüzî

: هزی

(a. i.) : kedi yavrusu.

hüzn

: حزن

(a. i. c. : ahzân) : gam, keder, sıkıntı.

hüzn-âmiz

: حزن آميز

(a. f. b. s.) : hüzünle, gamla, kederle karışık, (bkz. : hüznâver, hüzn-efzâ).

hüzn-âver

: حزن آور

 (a. f. b. s.) : hüzün getiren, hüzün veren, (bkz. : hüzn-engîz).

hüzn-efzâ

: حزن افزا

(a. f. b. s.) : hüzün, gam, tasa, keder artıran.

hüzn-engîz

: حزن انگيز

(a. f. b. s.) : hüzün koparan, hüzün karıştıran, hüzün veren, gam, tasa veren, (bkz. : hüzn-âver).

hüzûl

: هزول

(a. i.) : zayıflık, arıklık, bitkinlik.

hüzzâm

: هزام

(i.) : müz. Türk müziğinin mürekkep makamlanndandır. En eski mürekkeplerden birisi olmakla beraber, bilhassa bir buçuk iki asırdır pek çok rağbet görmüştür. Türk müziğinin koyu hüzün arzeden makamlarından biri olan bu makam, dizisi bir sekizli içinde ifâde edilebilen mürekkep makamlardandır. Hüzzam beşlisi ile segah dörtlüsünden mürekkeptir. Durak segah ve güçlü -üçüncü derece olan- nevâ'dır. Dizisi inici-çıkıcı olup niseb-i şerîfe sayısı 6 dır. Donanımına "si" koma, "mi" bakıyye bemolleri ile "fa" bakıyye diyezi konulur. Orta sekizlisin-deki sesleri -pest'den tîze dogru- şöyledir : segah, çargâh, neva, hisar, eviç, gerdaniye, muhayyer" ve tîz segah.

hüzzâm-ı cedîd

:  

müz. Türk müziğinin mürekkep makamlanndandır. Tahmînen iki asır evvel terkîbedilmiştir. Irak makamının pest dörtlüsünün (yânî ırak perdesindeki segah dörtlüsünün) segâh'a ilâvesinden rûy-i ırak, müstear'a ilâvesinden revnaknümâ, hüzzâm'a ilâvesinden de hüzzâm-ı cedît makamları teşekkül etmektedir. Makam, sözü geçen dörtlü ile ırak perdesinde kalır. Güçlüler birinci derecede hüzzâm'ın güçlüsü olan neva, ikinci derecede hüzzâm'ın durağı ve dörtlüsünün son sesi olan segâh'dır. Donanımına ırak gibi "si" koma bemolü ile "fa" bakıyye diyezi konulur ve hüzzâm'ın "mi" bakıyye bemolü nota içerisinde ilâve olunur.

hüzzâm-ı kadîm

:  

müz. Türk müziğinin en az bir buçuk iki asırlık bir mürekkep makamı olup numunesi kalmamıştır.

hüzzâm-ı rûmî

:  

müz. Türk müziğinin en az iki iki buçuk asırlık mürekkep makamlarından olup numunesi kalmamıştır.