hüvâm |
: | هوام |
(a. i.) : hayranlık hâli. (bkz. : heyâm). |
hüve |
: | هو |
(a. zm.) : 1) üçüncü müfret (* tekil) şahıs zamîri : 0. 2) Allah, (bkz. : Hû 1.) |
hüve hüvesine |
: | هو هوسنه |
(a. t. b. zf.) : tamâmı tamâmına, elifi elifine. |
hüve-l-bâkî |
: | هو الباقی |
(a. c.) : bâki kalan O'dur. (Allah'tır). |
hüveydâ |
: | هويدا |
(f. s.) : 1) açık, apaçık, belli, besbelli, (bkz. : âşkâr, ayan, zahir). 2) kadın adı. |
hüveyza |
: | هويضه |
(a. i.) : hek. iç sürgünü, ishal; kolera ishali. |
hiiviyyet |
: | هويت |
(a. i.) : 1) mâhiyet, hakikat, asıl. 2) müı. bir makamın dizisindeki seslerden her birinin tîz ve pest taraflarında bulunan seslere nisbetiyle sınırlanmış şahsiyetidir. Meselâ : çargâh makamındaki pûselik perdesi dügâh-tan bir tanînî tîz ve çargâhtan bir bakıyye pest olmak üzere tahdîdedilmiş bulunuyor ki, pûselik sesinin hüviyeti de budur. |