hüner

: هنر

(f. i.) : 1) marifet, bilme. 2) ustalık. Erbâb-ı hüner : hüner sahipleri.

hüner-mend

: هنر مند

(f. b. s.) : hünerli, marifetli, (bkz. : hüner-ver).

hüner-mendî

: هنر مندی

(f. b. i.) : hünermendlik, hünerlilik, mârifetlilik.

hüner-perver

: هنر پرو

(f. b. s. c. : hüner-perverân) : hüneri seven, hüneri koruyan.

hüner-perver-ân

:  

(f. b. s. hüner-perver'in c.) : hüneri sevenler, hüneri koruyanlar.

hüner-perverî

: هنر پروری

(f. b. i.) : hünerlilik, ustalık.

hüner-pîşe

: هنر پيشه

(f. b. s.) : hünerli, marifetli, (bkz. : hüner-mend, hüner-ver).

hüner-ver

: هنرور

(f. b. s. c. : hüner-verân) : hünerli, marifetli; artist, (bkz. : hüner-mend).

hüner-verân

: هنروران

(f. b. s. hüner-ver'in c.) : hünerli, marifetli kimseler, artistler.

hüner-verî

: هنروری

(f. b. i.) : hü-nerverlik, artistlik.

hünkâr

: خنكار

(f. i.) : pâdişâh, sultan, hükümdar.

hünkârî

: خنكاری

(f. s.) : hünkâra mensup, hünkârla ilgili, (bkz. : şehriyârî).

hünsâ

: خنثی

(a. s. c. : hinâs) : 1) kendisinde hem erkeklik, hem dişilik alâmeti bulunan kimse. 2) bot. ayni çiçekte dişi ve erkek organının bulunması.

hünsâ-i müşkil

:  

huk. erkek ve kadın uzuvlarından her ikisi kendisinde bulunan ve fakat bu uzuvlardan birinin fiil ve hareketi ve teşekkülü diğerine takaddüm ve galebe etmediği, cihetle hâli taayyün etmiyen hünsâ.

hünsâ-vi recülî

:  

huk. erkeklik alâmeti galip gelen hünsâ.

hünsâ-yi nisâî

:  

huk. dişilik alâmeti galip gelen hünsâ.

hünsâiyyet

: خنثائيت

(a. i.) : aynı zamanda ve aynı şahısta hem erkeklik, hem dişilik.

Hünûd

: هنود

(a. h. i. Hind ve Hindî'nin c.) : Hindliler.