hiktî

: هدی

(a. i.) : 1) doğru yol gösterme, (bkz. : hidâyet). 2) Kur'ân-ı Kerîm, (bkz. : Hltâb, Kitâb, Mushaf, Necm, Nûr, Zikr).

hüdâfet

: هدافت

(a. i.) : etlillk, semizlik, mizlik.

hüdâm

: هدام

(a. i.) : deniz tutması.

hüdât

: هدات

(a. s. hâdî'nin c). : (bkz. : hevâdî).

hüdhüd

: هدهد

(a. i. c. : hedâhîd) : çavuşkuşu, ibibik, Süleyman Peygamber ile Sebâ Melîkesi Belkis arasında haber getirip götüren kuş. (bkz. : ebürrebi).

hüdn

: هدن

(a. i.) : sulh, barış.

hüdne

: هدنه

(a. i.) : harbîler ile müsabaka akdetme, [bir bedel karşılığında olsun olmasın], (bkz. : muhâdenet, müvâdaa, müsâlemet, muahede).

hüdüb

: هدب

(a. i. c. : ehdâb) : 1) kirpik, (bkz. : müjgân). 2) el silecek, havlu. 3) sarık. 4) minder kenarında olan saçak, püskül. 5) bot. kirpik, (bkz. : hedeb).