hût |
: | حوت |
(a. i.) : 1) büyük balık. 2) astr. balık burcu, semânın güney yarım küresinde Sevr burcundan ileride Hamel burcunun istikametinde bir burç, fr. Poissons. [semânın güney yarım küresinde olmasına rağmen, kuzey yarım küresinden de görülebilir ve Güneş şubatta bu burca girer]. Sâhib-ül-hût (balık adamı) : Yunus Peygamber. |
hutab |
: | خطب |
(a. i. hutbe'nin c.) : hutbeler. |
hutâm |
: | حطام |
(a. i.) : kuru ot, kabuk ve saman kırıntıları, çerçöp. |
hutâm-ı dünyâ |
: |
(bu) dünyânın geçici, boş malı mülkü. |
|
Hutame |
: | حطمه |
(a. h. i.) : cehennem'in beşinci katı; inatçı münkirlerin yeri. ["Gayya kuyusu" bu tabakadadır], |
hutbe |
: | خطبه |
(a. i. c. ; huteb) : cuma namazlarından evvel, bayram namazlarından sonra hatibin minberde halka verdiği dînî öğüt. 2) kitapların başındaki süslü nesir başlangıcı. 3) kız isteme, dünürlük. Sikke ve hutbe (para kesme ve hutbe okutma) : istiklâl işaretleri. |
hutbet ün-nikâh |
: |
nikâh merasiminde nikâh me'mûrunun söylediği sözler. |
|
hutbe-hân |
: | خطبه خوان |
(a. f. b. s.) : hutbe okuyan. |
huteb |
: | خطب |
(a. i. hutbe'nin c). : (bkz. : hutbe). |
hutebâ |
: | خطباء |
(a. hâtîb'in c.) : hutbe okuyanlar. |
huttâf |
: | خطاف |
(a. i. c. : hatâtîf) : kırlangıç [kuş]. |
hutûb |
: | خطوب |
(a. i. hatb'in c.) : maslahatlar, işler; meseleler. |
hutûf |
: | ختوف |
(hatf'ın c.) : ölümler. |
hutûn, hutûnet |
: | ختون ، ختونت |
(a. i.) : 1) dâmât olma, damatlık. 2) evlenme. (bkz. : teeh-hül, tezevvüc). |
hutur |
: | خطور |
(a. i.) : hatra gelme, akla gelme (bkz. : tahattur). |
hutût |
: | خطوط |
(a. i. hatt'ın c.) : 1) çizgiler. 2) yazılar. 3) yollar. |
hutût-i şuâiyye usûlü |
: |
top. inşiâ metodu, bir noktadan çıkarılan tulleri belli istikametler yardı-miyle diğer noktalan tesbîtetme usûlü, fr. rayonnemsnt. [eğer bu noktalar bir zincir gibi uzanırsa buna "cheminement" adı verilir]. |
|
hutuvât |
: | خطوات |
(a. i. hutve'nin c.) : şeytan aldatmaları. |