hum

: خم

(f. i.) : 1) küp. 2) şarap küpü.

hum-i mey

:  

şarap küpü.

humar

: خمار

(a. i.) : içkiden sonra gelen başağrısı, sersemlik, (bkz. : humâre).

humâr-âlûd

: خمار آلود

(a. f. b. s.) : 1) şaşkın, kendinden geçmiş. 2) süzgün, baygın [göz].

humâsî

: خماسی

(a. s. ) : ed. Beş harfli; beşli; her parçası beş mısra'dan ibaret olan nazım şekli.

humât

: حمات

(a. s. hâmî'nin c.) : himaye edenler, koruyanlar, gözetenler.

humbara

: خمبره

(f. i.) : kumbara.

hum-çe

: خمچه

(f. i.) : küçük küp.

humeka

: حمقا

("ka" uzun okunur, a. s. hamîk'ın c.) : ahmak, sersem, [dilimizde müfredi hiç kullanılmaz],

humeyyâ

: حميا

(s. i.) : şiddet.

humeyye-l-ke's

:  

şarabın en şiddetli zamanı.

hum-hâne

: خمخانه

(f. b. i.) : 1) şarap küplerinin konulduğu yer. 2) meyhane. 3) tas. aşığın kalbi.

humistân

: خمستان

(f. b. i.) : (bkz. : hum-hâne).

humk

: حمق

(a. i.) : ahmaklık, bönlük, budalalık, (bkz. : belâhet, hamakat).

humma

: حم

(a. i.) : 1) ateşli hastalık. 2) nöbet. 3) sıtma.

hummâ-yi râcia

:  

hek. fiyevr reküran, fr. fîevre recurrente.

hummâz

: حماض

(a. i.) : bot. kuzu kulağı.

hummus

: حمص

(a. i.) : bot. nohut.

humrân

: حمران

(a. i. ahmer' İn c.) : kırmızılar.

humre

: حمره

(a. i.) : hek. yılancık, alazlama.

humret

: حمرت

(a. i.) : kırmızılık, kızıllık, (bkz. : sürhî).

humret-i hicâb

:  

utanmadan doğan kızıllık.

humret-i şafak

:  

şafak kırmızılığı, kızıllığı.

hums

: خمس

(a. s. c. : ahmâs) : beşte bir, beş bölükte bir bölük.

humûd

: خمود

(a. i.) : 1) ateşin koru sönmiyerek alevi basılma. 2) düşme, zayıflama.

humûl

: خمول

(a. i.) : birinin adı sanı batma, ünü kaybolma.

humûl

: حمول

(a. i. haml'in c.) : yükler.

humûza

: حموضه

(a. i.) : ekşilik. Müvellid-ül-humûza : oksijen.

humûzet

: حموضت

(a. i.) : ekşilik, kekrelik.