hîz (-)

: حيز

(f. s.) : sıçrıyan, kalkan, atılan. Seher-hîz : erken kalkan.

hîz

: هيز

(f. s.) : ibne oğlan; puşt.

hîz

: خيز

(f. s.) : coşkunluk; dalgalanma.

hiza'

: حذاء

(a. i.) : 1) karşı. 2) sıra, düzlük.

hizâb

: خضاب

(a. i.) : 1) boya. (bkz. : levn). 2) kına.

hîzab

: خيزاب

(f. i.) : dalga, (bkz. : mevc).

hîzâb-engîz

: خيزاب انگيز

(f. b. s.) : dalga kaldıran.

hîzâb-gîr

:  

(f. b. i.) : çocukların durtut oyunu.

hizan

: خيزان

(f. s.) : kalkan, sıçrıyan. Uftân ü hîzân : düşe kalka.

hizâne

: خزانه

(a. i. c. : hazâin) : 1) hazne, hazîne. 2) kalb, gönül. 3) hazinedarlık.

hizâne-gâh

: خزانگاه

(a. f. b. i.) : hazne yeri

hizânet

: خزانت

(a. i.) : hazinedarlık

hiıb

: خزب

(a. i.) : 1) kısım, bölük. 2) tarafdar.

hizb-ullah-ür-rahmân

:  

Allah'ın emrine inkiyad hususunda birleşen zümre.

hizb-üş-şeytân

:  

şeytanın iğvalarına katılan kimseler. [Kur'an'da geçer].

hizba

: حزبا

(a. s. c. : hazâbî) : arızalı, engebeli [yer, toprak].

hizber, hizebr

: هزبر ، هزبر

(a. i. c. : hezâbir) : 1) arslan. (bkz. : dırgam, esed, gazanfer, haydar, şîr). 2) cesur, yürekli adam.

hizebrân

: هزبران

(a. i. hizber, hizebr'in f. c.) : arslanlar. (bkz. : darâgım).

hizebr-âne

: هزبرانه

(a. f. zf.) : arslancasına. (bkz. : gazanfer-âne, hayder-âne).

hîzem

: هيزم

(f. i.) : yakacak odun. (bkz. : hatab).

hîzem-keş

: هيزمكش

(f. b. i.) : 1) odun yarıcı. 2) odun taşıyan köylü.

hîzende

: خيزنده

(f. s.) : sıçrayıcı, kalkıcı, fırlayıcı, atılıcı.

hiziân

: خذلان

(a. i.) : muâvenetsiz, yardımcısız; kimsesiz, yalnız başına kalıp sefil, zelîl olma.

Hizmet

: خدمت

(a. i.) : İş iş görme, vazîfe, memurluk, (bkz. : hidmet).

hîzrân

: خيزران

(f. i.) : 1) hezaren ağacı.

hîzrân-ı beldi

:  

bot. yaban mersini denilen bir ağaç. 2) h. i. Hârûn-ür-Reşîd'in annesi.

hizy, hizye

: خزی ، خزيه

(a. i.) : rezil, rüsvâ ve kepaze olma.