hin

: حين

(a. i. c. : ahyân) : an, zaman, vakit, sıra.

hîn-i hacet

:  

gerektiği zaman.

hîn-i sefer

:  

(yolculuk ânı) : ölüm.

hînâ

: خينا

(f. i.) : şarkı söyleme, (bkz. : hunyâ, terennüm).

hînâ-ger

: خيناگر

(f. b. i.) : şarkı eöyliyen, hanende, sazende, (bkz. : hanende, hunyâ-ger).

hinâs

: خناث

(a. s. hünsâ'nın c.) : kendilerinde hem erkeklik, hem dişilik alâmeti bulunan kimseler.

Hind

: هند

(a. h. i.) : 1) bir kadın adıdır. [Hz. Hamza'nın ciğerlerini yiyen kadın. Ebû Süfyân'ın karısı]. Fetva ve şerîat işlerinde mücerret olarak kadından bahis açılınca bu ad çok geçer. 2) Hindistan. Deryâ-yi Hind : Hind Okyanusu.

hindî

: هندی

(a. i.) : güzel sanatlarda kullanılan bir kâğıt cinsi, [tezhip, hat,, minyatür, v. b.].

Hindî

: هندی

(a. h. i. c. : Hünûd) : 1) Hindli. 2) Hindistan ile veya Hintliler ile ilgili olan. Temr-hindî : demirhindi denilen ve su ile ezilerek içilen kara bir meyva.

hindiba'

: هندباء

(a. i.) : bot. hindiba.

Hindiyye

: هنديه

(a. h. i.) : tas. Kadirî tarîkati şubelerinden birinin adı.

hindû

: هندو

(f. i. ve s.) : 1) Hintli. 2) Satürn, (bkz. : Sekendiz, Zuhal). 3) ben, benek.

hindûbâr

: هندو بار

(f. i.) : yazı hokkası.

hinduvâne

: هندوانه

(f. i.) : karpuz; kavun.

hîne

: هينه

(a. i.) : onurlu olma hâli.

hink

: خنك

(a. i.) : kır at.