hibâ

: حبا

(a. i.) : 1) vergi. 2) bahşiş. 3) kadına kocasından kalan hisse.

hibâ

: خبا

(a. i. c. : ahbiye) : keçeden veya abadan yapılmış göçebe çadırı, oba.

hibâb

: حباب

(a. i. habb'ın c.) : 1) haplar. 2) taneler, tohumlar.

hibâl

: حبال

(a. i. habl'in c.) : ipler, urganlar, halatlar, (bkz. : hubûl).

hibâle

: حباله

(a. i. c. : habâil) : ağ, tuzak; bağ, kement.

hibâle-i izdivaç

:  

evlenme bağı.

hibâle-i telbisât

:  

gizli kapaklı tuzak.

hibâr

: حبار

(a. i.) : (bkz. : habâr).

hibât

: هبات

(a. i. hibe'nin c.) : hibeler, bağışlar.

hibb

: حب

(a. i.) : 1) sevgi, sevgili. 2) (c. : ahbâb) yol arkadaşı, (bkz. : hem-râh).

hibb

: خب

(a. s.) : hîlekâr, aldatıcı, kurnaz, (bkz. : habb, hubb).

hibbân

: حبان

(a. s. hibb'in c.) : sevgililer.

hibbe

: هبه

(a. i. c. : hibeb) : paçavra, kesilmiş kumaş parçası.

hibe

: هبه

(a. i. c. : hibât) : bağışlama; bağış.

hibeb

: هبب

(a. i. hibbe'nin c.) : paçavralar, kesilmiş kumaş parçalan.

hibe-nâme

: هبه نامه

(a. f. b. i.) : birine birşey bağışlamak üzere yazılan senet.

hibere

: خبره

(a. i. c. : hiberât. hiber) : bir çeşit çubuklu elbise.

hibr

: حبر

(a. i. c. : ahbâr, hubûr) : 1) hoca, * öğretmen. 2) mürekkep. 3) Yahudi âlimi,, bilgini, (bkz. : habr).

hibre

: خبره

(a. i.) : bir şey hakkındaki bilgi ve tecrübe, (bkz. : hibret). Ehl-i hibre : * bilirkişi, (bkz. : ehl-i vukuf).

hibret

: خبرت

(a. i.) : bir şey hakkındaki bilgi ve tecrübe, (bkz. : hibre).

hibrîr

: حبرير

(a. i. c. : habârîr) : dağ çiçeği.