hevâ |
: | هوی |
(a. i.) : heves, istek, arzu; sevgi; hoşlanma. Ehl-i hevâ : hırs sahipleri, nefsine düşkünler. |
hevâ vü heves |
: |
zevk ve şehvetler. |
|
hevâ-yi çeşm-i mest |
: |
mahmur gözün arzusu. |
|
hevâ-yi isle |
: |
aşk arzusu. |
|
hevâ-yi sayd |
: |
av hevesi. |
|
hevâ-yi-sevdâ-fezâ |
: |
sevda arttıran hava. |
|
hevâ-yi vatan |
: |
vatan havası. |
|
hevâcir |
: | هواجر |
(a. i. hâcire'nin c.) : 1) hicret edenler, göçenler. 2) günlerin en sıcak zamanları. |
hevâcis |
: | هواجس |
(a. i. hâcise'nin c.) : akla gelen kötü düşünceler, kuruntular. |
hevâ-dâr |
: | هوادار |
(f. b. s.) : 1) havadar, etrafı açık, rüzgârlı yer. 2) yar, dost. (bkz. : hevâ-hâh). |
hevâdî |
: | هوادی |
(a. s. hâdî'nin c.) : 1) hidâyet edenler, doğru yol gösterenler. 2) kılavuzlar, rehberler, (bkz. : hüdât). |
hevâdic |
: | هوادج |
(a. i. hevdec'in c.) : kadınların binmesi için, deve üzerine yapılan mahfeler. |
hevâ-hâh |
: | هواخواه |
(a. f. b. i.) : yar, dost. (bkz. : hevâ-dâr2, muhibb). |
hevâî |
: | هوائی |
(a. s.) : 1) nefis ve şehvetine mağlup olmakla ilgili. 2) nefsine düşkün, ciddî şeylerle ilgisiz, [müen. "hevâiyye"]. |
hevâî-meşreb |
: | هوائی مشرب |
(a. b. s.) : gelgeç tabiatlı, hoppa. |
hevâiyyât |
: | هوائیات |
(a. s. hevâî'nin c.) : ciddî olmıyan, gelip geçici şeyler. |
hevâmm |
: | هوام |
(a. i. hâmme'nin c.) : zool. böcekler, haşereler, [ire, karınca, kehle, yılan, akrep... gibi]. El-avâm-ke-l-hevâmm : halk böcekler gibidir. |
hevâmm-ı cerebî |
: |
uyuz hastalığı'böceği. |
|
hevân |
: | هوان |
(a. i.) : horluk, aşağılık, zelillik, alçaklık. |
hevâ- perest |
: | هواپرست |
(a. f. b. s.) : nefsine, zevkine düşkün, sefih [kimse]. |
hevdec |
: | هودج |
(a. i. c. : hevâdic) : kadınlar için deve üzerine yapılan mahfe. |
heves |
: | هوس |
(a. i.) : 1) arzu, istek. 2) gelip geçici istek. Nev-heves : yeni hevesli, yeni alışan. |
hevesât |
: | هوسات |
(a. i. heves'in c.) : hevesler. |
hevesât-ı nefsâniyye |
: |
nefis düşkünlükleri. |
|
heves-dâr |
: | هوسدار |
(a. f. b. s.) : hevesli. |
heves-kâr |
: | هوسكار |
(a. f. b. s. c. : heves. kârân) : hevesli, istekli, (bkz. : heves-nâk). |
heves-kârân |
: | هوسكاران |
(a. f. b. s. heveskâr'ın c.) : hevesliler, istekliler, (bkz. : heves-nâkân). |
heves-kâri |
: | هوسكاری |
(a. f. b. i.) : heveskârlık. |
heves-nâk |
: | هوسناك |
(a. f. b. s. c. : hevesnâkân) : heves edici, hevesli, (bkz. : heves-kâr). |
heves-nâkân |
: | هوسناكان |
(a. f. hevesnâk'ın c.) : heves edenler, hevesliler, (bkz. : heves-kârân). |
heves-perver |
: | هوسپرور |
(a. f. b. s.) : hevesli, (bkz. : heves-kâr heves-nâk). |
heves-perverâne |
: | هوسپرورانه |
(a. f. zf.) : hevesli olana yakışacak şekilde. |
hevl |
: | هول |
(a. i. c. : ehvâl) : korku, (bkz. : havf). |
hevl-âver |
: | هول آور |
(a. f. b. s.) : korku getiren, korku veren, korkunç, (bkz. : hevl-engîz). |
hevl-engîz |
: | هول انگيز |
(a. f. b. s.) : korkunç, (bkz. : hevl-âver). |
hevl-nâk |
: | هولناك |
(a. f. b. s.) : korkunç, korkulu. Mevt-i hevlnâk : korkunç ölüm. Vâdî-i hevl-nâk : korkulu vadi. |
hevn |
: | هون |
(a. i.) : 1) kolaylık, (bkz. : suhulet). 2) ehemmiyetsizlik, değersizlik. |