hem

: هم

(f. e.) : -dak, deş, -î bir.

Hem-pâ

:  

arkadaş.

Hem-cins

:  

cinsleri bir, bir cinsten.

hem-âguş

: هم آغوش

("gu" uzun okunur, f. b. s.) : kucak kucağa, sarmaş dolaş.

hem-âheng

: هم آهنگك

(f. b. s.) : uygun, denk.

hemâhim

: هماهم

(a. i. hemheme'nin c.) : dertler, üzüntüler.

hemâl

: همال

(f. i.) : ortak, şerik, nazir, eş, benzer. Bî-hemâl : eşi, benzeri yok, eşsiz.

hemân

: همان

(f. zf.) : hemen, derhal, : o anda, çarçabuk.

hemânâ

: همانا

(f. e.) : 1) gûyâ, sanki. 2) tam, tamam, tamamen, aynen, tıpkı. 

hem-ân-dem

: هماندم

(f. b. zf.) : hemen, çabucak, o anda. (bkz. : der-akab, derhâl).

hemânend

: همانند

(f. b. e.) : gibi, benzer.

hem-ân-gâh

: همانگاه

(f. zf.) : o anda, hemen.

hem-ârâmiş

: هم آرامش

(f. b. s.) : berâber, birlikte dinlenen.

hemâre

: هماره

(b. zf.) : dâima, her zaman, ["hem-vâre" den bozma].

hem-asl

: هم اصل

(f. a. b. s.) : aynı asıldan.

hem-asr

: هم عصر

(f. a. b. s.) : bir asırda yaşıyan, çağdaş.

hem-âşiyân

: هم آشيان

(f. b. s.) : bir yuvada, bir yerde birlikte bulunan.

hem-âvâz

: هم آواز

(f. b. s.) : sesleri birbirine uygun, aynı sesi çıkaran; arkadaş. 

hem-âver

: هم آور

(f. b. i.) : efendileri bir olan köleler; kapı yoldaşı, arkadaş.

hem-âver

: همآويز

(f. b. i.) : savaşan iki kişiden herbiri : ["hem-nâverd" den bozma].

hem-âvîr

: همآوير

(f. b. i.) : savaşta karşılaşan iki kişiden biri.

hem-ayâr

: هم عيار

(f. a. b. s.) : denk, eşit. [aslı "hem-ıyâr" dır].

hem-bâr

: همبار

(f. b. s.) : aynı yükü yüklenmiş olan.

hem-bâz

: همباز

(f. b. i.) : "beraber oynıyan" : ortak, şerik.

hem-ber

: همبر

(f. b. s.) : birlikte oturan, yakın, beraber olan.

hem-bezm

: همبزم

(f. b. s.) : bir mecliste oturan, dernek arkadaşı; içki arkadaşı.

hem-bû

: همبو

(f. b. s.) : bir kokuda, bir kokulu, kokusu bir; mec. tarz ve âdetleri bir.

hem.câ [y]

: همجا [ی]

(f. b. s.) : bir yerde oturan; hemşeri.

hem-cenâh

: هم جناح

(f. a. b. s.) : müsâvî, denk, * eşit.

hem-cenb

: هم جنب

(f. a. b. s.) : akran. (bkz. : hem-pâ).

hem-cereyân

: هم جريان

(f. a. b. s.) : aynı, bir akışta olan.

hem-cins

: هم جنس

(f. a. b. s.) : cinsleri bir olan, aynı soydan.

hem-civâr

: همجوار

(f. a. b. ') : komşu.

hem-civârî

: همجواری

(f. a. b. s.) : komşuluk.

hem-çü

: همچو

(f. e.) : [onun] gibi.

hem-çünân

: همچنان

(f. zf.) : böylece, (bkz. : hemçünîn).

hem-çünîn

: همچنين

(f. zf.) : böylece, (bkz. : hem-çünân).

hem-dâmân

: همدامان

(f. b. i.) : bacanak. 

hem-dâstan

: همداستان

(f. b. s.) : (bkz. : hem-destân).

hem-dem

: همدم

(f. b. i.) : sıkı fıkı, canciğer arkadaş, (bkz. : refîk).

hem-dem-i gamm

: همدم

gam arkadaşı.

hem-demî

: همدمی

(f. b. i.) : 1) sıkı fıkı arkadaşlık. 2) h. i. şehname tarzında manzum Osmanlı târihi yazan bir şâirimiz.

hem-derd

: همدرد

(f. b. s.) : dert ortağı, dert ve mihneti bir olan.

hem-dest

: همدست

(f. b. s. c. : hem. destân) : 1) kuvvet ve kudrette beraber olan, elele veren. 2) ortak 3) kumaş dokuyuculukta bir çırağa, artık tek başına çalışabilecek seviyeye geldiğini bildiren beratı veren kimse.

hem-destân

: همدستان

(f. b. s.) : 1) aynı sözleri söyliyenler, ağızbirliği edenler. 2) (hem-dest'in c.) : kuvvet ve kudrette beraber olanlar.

hem-destâne

: همدستانه

(f. zf.) : kuvvet ve kudrette beraber olarak, elele vererek, ortakça.

hem-destî

: همدستی

(f. b. i.) : 1) birlik, beraberlik. 2) ortaklık.

hem-dîger

: همديگر

(f. b. s.) : herbirinin öteki.

hem-dih

: همده

(f. b. s.) : aynı köyden, köyleri bir olan. (bkz. : hem.şehrî).

hem-dil

: همدل

(f. b. s.) : düşünceleri, yürekleri bir olan, gönüldeş.

hem-dûş

: همدوش

(f. b. s.) : omuz omuza; gelen, müsâvî olan.

heme

: همه

(f. s.) : cümle, hep, bütün.

hemec

: همج

(a. i.) : 1) sivrisineğe benzer küçük bir böcek. 2) s. şaşkın [kimse],

Hemedâniyye

: همدانيه

(a. h. i.) : tas. Necmeddîn-i Kibrevî'nin kurduğu "Kibreviyye" tarîkatının şubelerinden birinin adı.

hemegân

: همگان

(f. zf.) : hepsi, cümlesi.

hemezât

: همزات

(a. i. hemeze'nin c.) : vesveseler, kuruntular.

hemeze

: همزه

(a. i. c. : hemezât) : vesvese, kuruntu.

hem-fikr

: همفكر

(a. f. b. s.) : aynı fikirde olan; kafadar.

hem-firâş

: همفراش

(f. a. b. i.) : yatak arkadaşı, (bkz. : hem-hâb).

hemger

: همگر

(f. i.) : çulha dokuyucu.

hem-ginân

: همگنان

(f. b. i.) : hep, bütün insanlar.

hem-gûşe

: همگوش

(f. b. i.) : komşu, (bkz. : hem-cins).

hem-hâb

: همخواب

(f. b. s.) : 1) beraber uyuyan, yatak arkadaşı. 2) eş. (bkz. : hem- firâş).

hem-hâbe

: همخوابه

(f. b. i.) : yatak arkadaşı, oda arkadaşı.

hem-hâh

: همخواه

(f. b. s.) : aynı istekte olan, istekleri bir olan.

hem-hâl

: همحال

(f. a. b. s.) : bir halde bulunan, halleri birbirine benziyen, bir halli.

hem-hâlet

: همحالت

(f. a. b. s.) : aynı halde olan.

hem-hâne

: همخانه

(f. b. i.) : bir evde oturan; arkadaş.

hem-hudût

: همحدود

(f. a. b. s.) : hudutları bir olan, sınırları yanyana olan.

hem-hûy

: همخوای

(f. b. s.) : aynı huydan aynı tabîatte olan, huyları bir olan.

hemîm

: خميم

(a. s.) : ince [yağmur].. (müen. "hemîme").

hemîn

: همين

(f. e. zf. ve s.) : bu bile, tıbkı bu; çok, [hem = berâber + în = bu dan yapılmıştır].

hem-inân

: همعنان

(f. a. b. s.) : dizgini bir, atbaşı beraber olan, yanyana birlikte bulunan, arkadaş, (bkz. : refîk).

hemîşe

: هميشه

(f. zf.) : dâima, her vakit, her zaman, (bkz. : hem-vâr).

hemk

: همك

(a. i.) : bir işe daldırma, bir işle meşgul etme [birini].

hem-kadd

: همقد

(f. a. b. s.) : bir boyda olan, boyları bir olan.

henı-kadeh

: همقدح

(f. a. b. s.) : kadeh arkadaşı, içki arkadaşı, sıkı fıkı dost. (bkz. : hem-sifâl).

hem-kadem

: همقدم

(f. a. b. i. c. : hem. kademân) : ayakdaş, arkadaş, (bkz. : hem-pâ).

hem-kadr

: همقدر

(f. a. b. s.) : sayılmakta ayni derecede olan.

hem-kâr

: همكار

(f. b. s.) : ayni işte olan, ayni işi işliyen.

hem-kâse

: همكاسه

(f. b. s.) : kâseleri, kadehleri bir olan; çanak arkadaşı.

hem-kefş

: همكفش

(f. b. s.) : pabucu bir olma, aynı ayakkabıyı giyme.

hem-kırân

: همقران

(f. b. s.) : ayni yaşta olan, kuvvette eşit olan.

hem-kiymet

: هم فيمت

(f. a. b. s.) : ayni kıymette olan.

hem-kîş

: همكيش

(f. b. s.) : bir din ve mezhepte bulunan, dindaş, din yoldaşı, (bkz. : hem-mezheb).

hem-kitâb

: همكتاب

(f. a. b. s.) : 1) kitabı bir olan, aynı dersi gören [* öğrenci]. 2) din arkadaşı, aynı dinde olan.

hem-kün

: همكن

(f. b. s.) : iş, meslek arkadaşı, ayni işte işliyen. (bkz. : meslekdâş).

hem-matleb

: هم مطلب

(f. a. b. s.) : istek ve maksatları bir olan.

hemm

: هم

(a. i. c. : hümûm) : gam, keder, tasa, kaygı.

hemmâz

: هماز

(a. i.) : koğucu.

hem-meşreb

: هم مشرب

(f. a. b. s.) : meşrepleri bir, huyları uygun, kafadar.

hem-mezheb

: هم مدهب

(f. a. b. s.) : bir din ve mezhepte bulunan, mezhepdaş, din, mezhep yoldaşı, (bkz ; hem-kîş).

hem-nâm

: همنام

(f. a. b. s.) : adları bir olan, adaş. (bkz. : semî).

hem-neberd

: همنبرد

(f. b. s.) : 1) savaş arkadaşı. 2) rakîb.

hem-nefes

: همنفس

(f. a. b. i.) : arkadaş.

hem-nesl

: همنسل

(f. a. b. s.) : 1) ayni nesilden, ayni soydan, soydaş. 2) yaşdaş.

hem-nişîn

: همنشين

(f. b. s.) : beraber oturup kalkan, teklifsiz arkadaş.

hem-pâ [y]

: همپا [ی]

(f. b. i.) : [kötü işlerde] arkadaş, ayaktaş, omuzdaş, (bkz. : hem-kadem).

hem-pâye

: همپايه

(f. b. s. c. : hem. pâyegân) : payece beraber, rütbece bir.

hem-pâye-gân

: همپايگان

(f. b. s. hempâye'nin c.) : payece beraber olanlar, rütbece bir olanlar, (bkz. : hem rütbe).

hem-pîşe

: هم پيشه

(f. b. s.) : sanati bir, bir san'atte bulunan.

hem-râd

: همراد

(f. b. s.) : cömertlikte ve kahramanlıkta denk olan kimseler.

hem-râh

: همراه

(f. b. i. c. : hemrâhan) : yoldaş, yol arkadaşı, (bkz. : hem-reh, hibb 2)..

hem-râhân

: همرهان

(f. b. i. hem. râh'ın c.) : yoldaşlar, yol arkadaşları.

hem-râhî

: همراهی

(f. b. i.) : yol arkadaşlığı, yoldaşlık.

hem-râz

: همراز

(f. b. s.) : sıkı fıkı arkadaş, sır arkadaşı, (bkz. : sır-dâş).

hem-râzî

: همرازی

arkadaşlık dostluk.

hem-reh

: همره

(f. b. i.) : (bkz. : hem-râh).

hem-reng

: همرنگك

(f. b. s.) : bir renkte, rengi bir; mec. huylan bir olan.

hemr-ev

: همرو

(f. b. s.) : beraber giden, yol arkadaşı.

hem-re'y

: همرأی

(f. a. b. s.) : bir reyde, bir sözde bulunan, *'oydaş.

hem-rikâb

: همركاب

(f. a. b. s.) : müsavi; atbaşı beraber.

hem-rîş

: همريش

(f. b. s.) : 1) sakalları bir örnek olan. 2) bacanak [iki kız kardeşle evlenen erkekler].

hem-rütbe

: همرتبه

(f. a. b. s.) : ayni rütbede olan. (bkz. : hem-pâye-gân).

hem-sâl

: همسال

(f. b. i.) : yaşdaş, yaşıt, (bkz. : hem-sinn, hem-zâd).

hem-sâye

: همسايه

(f. b. i. c. : hem. sâyegân) : komşu.

hem-sâye-i Mesîh

:  

Güneş.

hem-sâyegân

: همسا يگان

(f. b. i. hem. sâye'nin c.) : komşular.

hem-sâyegî

: همسا يگی

(f. b. i.) : komşuluk.

hem-sâz

: همساز

(f. b. s.) : 1) uygun, uygunluk. 2) arkadaş, arkadaşlık.

hem-sebak

: همسق

(f. b. i.) : ders arkadaşı, beraber ders okuyan, mektep (*okul) sınıf arkadaşı.

hem-sefer

: همسفر

(f. a. b. i. c. : hem. seferân) : yol arkadaşı, yoldaş, (bkz. : hem-râh).

hem-seferân

: همسفران

(f. a. b. s. hemsefer'in c.) : yol arkadaşları, yoldaşlar.

hem-seng

: همسنگك

(f. b. s.) : bir tartıda, bir ölçüde.

hem-ser

: همسر

(f. b. i.) : 1) arkadaş, kafadar. 2) erkek ve kadın eşlerden her biri.

hem-serî

: همسری

(f. b. i.) : karıkocalık.

hem-sıfat

: همصفت

(f. a. b. s.) : aynı vasıfta, * nitelikte olan.

hem-sifâl

: همسفال

(f. a. b. s.) : kadeh arkadaşı, (bkz. : hem-kadeh).

hem-sinn

: هم سن

(f. a. b. s.) : sinleri, yaşlan bir olan, yaşıt, (bkz. : hem-sâl, hem-zâd).

hem-sohbet

: همصحبت

(f. a. b. s.) : birbiriyle sohbet eden, konuşan, arkadaş.

hem-sufre

: همسفره

(f. a. b. s.) : sofra arkadaşı.

hem-süvâr

: همسوار

(f. b. s.) : beraber ata binmiş olan, yol arkadaşı.

hem-şehrî

: همشهری

(f. b. i.) : 1) bir memleketli, (bkz. : hem-dih). 2) yurttaş.

hem-şekl

: همشكل

(f. a. b. s.) : bir şekilde, bir biçimde, şeklen bir olan.

hem-şerr

: همشر

(f. a. b. s.) : kötülükte beraber olan.

hem-şevher

: همشوهر

(f. b. s.) : kocaları bir, ortak kadın, kuma. (bkz. : hem-şûy).

hem-şikem

: همش شكم

(f. b. i.) : ikiz çocuk, (bkz. : tev'em).

hemşîme

: همشيمه

(a. i.) : 1) ağaçları kurumuş yer. 2) kuru odun; kuru odun olmıya yüz tutmuş ağaç.

hemşire

: همشيره

(f. i.) : "sütleri bir olan" : kızkardeş. (bkz. : uht).

hemşîre-zâde

: همشيره زاده

(f. b. i.) : kızkardeş çocuğu, yeğen.

hem-şûy

: هم شوی

(f. b. i.) : ortak, kuma. (bkz. : hem-şevher).

hem-tâ

:  

(f. b. s.) : benzer, taydaş, denk, müsâvî.

hem-tâziyâne

: همتازيانه

(f. b. i.) : çapulda, yağmada arkadaş, omuzdaş.

hem-tek

: هم تك

(f. b. s.) : yoldaş, arkadaş.

hem-terâzû

: همترازو

(f. b. s.) : bir tartıda, bir ölçüde, müsâvî, denk.

hem-vâr

: هموار

(f. b. s.) : 1) düz yer, bir çırpıda olan yer, uygun yer. Nâ-hemvâr : çarpık, eğri, düz olmıyan. 2) zf. dâima, (bkz. : hemîşe).

hem-vâre

: همواره

(f. b. zf.) : dâima, her zaman, [nazımda kullanılır], (bkz. : muttasıl).

hem-vârî

: همواری

(f. i.) : düz olma, düzlük.

hemyân

: هميان

(f. i.) : heybe, dağarcık, çanta, büyük kese.

hemyânçe

: هميانچه

(f. i.) : kese; küçük torba; çanta.

hemz

: همز

(a. i.) : 1) sıkma [parmaklarla], 2) dürtme. 3) ısırma. 4) yere çalma.

hem-zâd

: همزاد

(f. b. s.) : 1) yaşdaş, yaşı bir. (bkz. : hem-sâl, hem-sinn).

hem-zânû

: همزانو

(f. b. s.) : yan yana oturan; diz dize oturup konuşan.

hemze

: همزه

(a. i. c. : hemezât) : 1) Arapça'da elifin adı. 2) "elif, vav, ye, he" üzerine konulan ء işareti. 3) parmakla sıkma,bir yere sıkıştırma ve dürtme.

hem-zebân

: همزبان

(f. b. s.) : 1) dilleri bir olan, aynı dili konuşan. 2) ağzı bir olan.

hem-zemân

: هم زمان

(f. a. b. s.) : 1) çağdaş. 2) ayni zamanda işleyen.