hâib |
: | هائب |
(a. s. heybet'den.) : 1) korkan, korkak, (bkz. : hâf). 2) utangaç. |
hâib |
: | خائب |
(a. s. haybet'den. c. : hâibîn) : 1) mahrum. 2) ümitsiz, me'yûs, kederli. 3) zarar ve ziyana uğrayan. |
Hâib ü hasır |
: |
hiçbir şey elde edemiyen. |
|
hâiben |
: | خائبا |
(a. zf.) : mahrum olarak, me'yûs olarak, zarar ve ziyana uğrıyarak. |
hâibîn |
: | خائبين |
(a. s. hâib'in c.) : mahrum olanlar; me'yûs olanlar; zarar ve ziyana uğrıyanlar. |
hâic |
: | هائج |
(a. s.) : heyecanlı, coşkun, ["hâyic" şeklinde de geçer]. |
hâid |
: | هائد |
(a. s.) : pişman, nadim, tövbekar, ["hâyid" şeklinde de geçer]. |
hâif |
: | خائف |
(a. s. : havf'den.) : korkan, korkak, ödlek, (bkz. : hâib). |
hâif |
: | حائف |
(a. s.) : gadir ve sitem eden; zulmeden. El-hâinü hâif : hâin [kimse] zulmeder. |
hâif-âne |
: | خائفانه |
(a. zf.) : hâifcesine, korkakcasına, ödlekcesine. |
hâifen |
: | خائفا |
(a. zf.) : korkakcasına korkarak. |
hâik |
: | حائك |
(a. i. c. : hayyâk) : çulha. |
hâil |
: | حائل |
(a. s. havl'den.) : iki şey arasında veya bir şey önünde perde olan, manî olan, arayı kapıyan, engel. |
hâil |
: | هائل |
(a. i. hevl'den) : korkunç. Mevt-i hâil : korkunç ölüm. |
hâile |
: | هائل |
(a. i.) : dıram, trajedi, fr. tragedie. |
hâim |
: | هائم |
(a. s.) : 1) şaşkın, hayrette. 2) sevgiden dolayı şaşkına dönmüş, ["hâyim" şeklinde de geçer]. |
hâin |
: | خائن |
(a. i. hıyânet'den.) : hıyanet eden, nankörlük eden, hayın. |
hâin-âne |
: | خائنانه |
(a. zf.) : hâincesine. |
hâir |
: | حائر |
(a. s.) : şaşırmış, hayrette kalmış, (bkz. : mütehayyir). |
hâir-i bâir |
: |
aklını kaybederek ne yapacağını bilmiyen, sapıtan, şaşkın. |
|
hâit |
: | حائط |
(a. i. c. : hîtân) : bir yeri çevreliyen duvar, tahta perde, çit gibi şeyler. |
hâiz |
: | حائز |
(a. s.) : mâlik, sahip; taşıyan. |
hâiz-i ehemmiyyet |
: |
ehemmiyetli, * önemli. |
|
hâiz |
: | حائض |
(a. s.) : 1) hayzır.ı, âdetini gören [kadın]. 2) namazsız kadın. |