fıdda

: فضه

(a. i.) : gümüş, (bkz. : sîm, nukra). Dâ-ül-fıdda : gümüş ile zehirleme.

fıdda-i hâlise

:  

hâlis gümüş. 

fıkarât

: فقرات

(a. i. fıkra'nın c.) : 1) küçük hikâyeler, kıssalar. 

fıkarât-ı lâtîfe

:  

lâtif, hoş hikâyeler. 

fıkarât-ı lâzime ve nâzike

:  

ince ve gerekli fıkralar. 

fıkarât-ı müntehabe

:  

seçilmiş hikâyeler. 2) cümleler, paragraflar. 

fıkarât-ı anîfe

:  

yukarıda geçen cümleler. 3) omurga kemiklerinin boğumları. 

fıkarât-ı arziyye

:  

anat. sağrı omurları. 

fıkarât-ı kataniyye

:  

anat. : bel omurları. 

fıkarât-ı kataniyye

:  

anat. : bel omurları. 

fıkarât-ı rakabiyye

:  

anat. : boyun omurları. 

fıkarât-ı us'ûsiyye

:  

anat. : kuyruk omurları. 

fıkarât-ı zahriyye

:  

anat. : sırt omurları. 4) kısımlar, fasıllar, bölümler, (bkz. : fıkra). 

fıkarî

: فقری

(a. s.) : [aslı "fekarî" dir]. (bkz. : fekarî). 

fıkariyve

: فقريه

(a. i.) : [aslı "fekariyye"). (bkz. : fekariyye). 

fıkdan

: فقدان

(a. i.) : yokluk, darlık, bulunmazlık, kıtlık, (bkz. : fakd).

fıkdân-ı akl

:  

akıl kıtlığı.

fıkdân-ı imkân

:  

imkânsızlık.

fıkdân-ı irâde

:  

irâde yitimi, fr. aboulie.

fıkdân-ı kuvâ

:  

Fransızca "adynamie" karşılığı.

fıkdân-ı nukud

:  

para darlığı. 

fıkh

: فقه

(a. i.) : 1) bir şeyi gereği gibi anlayıp bilme. 2) şeriat ilmi, şerîatin usul ve hükümleri, amelî ve şer'î meseleler bilgisi, fıkıh. 

fıkıh

: فقه

(a. i.) : (bkz. : fıkh). 

fıkra

: فقره

(a. i. c. : fıkarât) : 1) omurga kemiklerinden bir boğum, omur. 2) bend, madde, paragraf. 3) kısa hikâye, masal, kıssa. 4) kanun maddelerinin paragraflarından her biri. 5) kısım, fasıl, bölüm, [kitap veya eserde]. 6) yazılmış kısa bir haber. 7) gazetelerde, gündelik hâdiselerin kısa ve temiz bir üslupla yazılmış şekli, fr. chronique. 

fıkra-hân

: فقره خوان

(a. f. b. s.) : hikâye okuyan, söyliyen. 

firak

: فرق

(a. i. fırka'nın c.) : 1) tümenler, alaylar, bölükler. 2) partiler. 3) cennetler; takımlar, kalabalıklar; ehl-i sünnet ve cemâattten ayrılan mezhepler. 

fırak-ı dâlle

:  

dalâlete düşmüş, sapıtmış, îman etmiyen fırkalar. 

fırak-ı siyâsiyye

:  

siyâset, politika partileri. 

fırka

: فرقه

(a. i. c. : firak) : 1) insan kalabalığı, grubu. 2) siyâset partisi. 3) ask. tümen.

fırka-i askeriyye

:  

tümen. 

fırka-i nâciyye

:  

selâmet yolunu bulmuş fırka, Müslüman grubu. 

fırka-i siyâsiyye

:  

siyâset partisi. 

fırsâd

: فرصاد

(a. f. i.) : karadut.

fırsat

: فرصت

(a. i.) : (bkz. : fursat). 

fısâd

: فصاد

(a. i.) : kan alma, damardan kan çıkarma, (bkz. : fasd). 

fısk

: فسق

(a. i. c. : fusuk) : 1) hak yolundan veya hak yoldan çıkma, Allah'a karşı isyan etme. 2) sefahate dalma. 3) hainlik. 4) dinsizlik ahlâksızlık, (bkz. : fücur). 

fıskıyye

: فسقيه

(a. i. c. : fesâkî) : 1) suyu, aşağıdan yukarıya fışkırtan havuz ağızlığı. 2) çocukların oynadığı su püskürten oyuncak. 

fıtâm

: فطام

(a. i.) : çocuğu, yavruyu sütten kesme. Vakt-i fıtâm : sütten kesme zamanı.

fıtık

: فتق

(a. i.) : (bkz. : fatk). 

fıtnat

:  

(a. i.) : 1) zihnin her şeyi çabuk anlayışı, zihin açıklığı, zeyreklik, (bkz. : fa-tânet). 2) kadın adı. ["gabâvet" in zıddı], 

fıtr

: فطر

(a. i.) : oruç bozan. [adam]. îd-i fıtr : ramazan bayramı, şeker bayramı, (bkz. : sadaka-i fıtr). 

fıtra

: فطره

(a. i.) : ramazan bayramında bölünmeden verilmesi şer'an vâcibolan : 1) buğday, buğday unu veya buğday kavutundan 1458 veya 1667; 2) arpa; 3) kuru üzüm; 4) kuru hummadan 2917 ile 3333 gram sadaka. [Hanefî'den gayrı diğer üç ehl-i sünnet mezhebine (Şafiî, Mâli-kî, Hanbelî) göre, "arpa, kuru üzüm ve kuru hurma miktarı da : buğday, buğday unu veya buğday kavutu" nun miktarı olan 1458 veya 1667 gramdır]. 

fıtrat

: فطرت

(a. i.) : yaradılış, tabîat, mizaç, huy. (bkz. : seciyye, tînet). 

fıtraten

: فطره

(a. zf.) : fıtrî olarak, yaradılıştan. 

fıtrî, fıtriyye

: فطرد ، فطريه

(a. s.) : tabîî, yaradılıştaki. 

fıtriyye

: فطريه

(a. i.) : fels. doğuştancılık, fr. nativitisme.