egalit

: اغاليط

("ga" uzun okunur. a. i. uglûte'nin c.) : insanı yanıltacak hatalı sözler, yanıltmaçlar. 

eganî

: اغانی

("ga" uzun okunur, a. i. ug-niyye'nin c. ) : şarkılar, nağmeler, havalar. âhenkler. 

egann

: اغن

(a. s.) : burnundan konuşan, hımhım, (bkz. : ehann). 

egare

: اغاره

("ga uzun okunur, f. i.) : kışkırtma, kandırma, (bkz. : igrâ', teşvik). 

egarib

: اغارب

("ga" uzun okunur, a. i.) : ayrılış zamanı, savaş zamanı. Yevm-ül-egarib : savaş, muharebe günü. 

eğer

: اگر

(f. e.) : şart edatıdır; eğer, şayet manasınadır, ["ise, -iseler, -isen, -iseniz, -isem, -isek" kelimelerinden önce gelir; bâzan baştaki vokal düşerek "-ger" şeklinde kullanılır]. 

Eğerçi

: اگرجه

(f. e.) : her nekadar. olsa da, ise de. (bkz. : gerçi). 

egniş

: اگنش

(f. i.) : bina yapma, yapı meydana getirme, inşâ etme. 

Egul

: اغول

(f. i.) : öfke ile yan yan bakma. 

Egvâl

: اغوال

(a. i. gul'ün c.) : 1) büyük felâketler, kazalar. 2) şeytanlar; türlü şekil alan periler. 3) gulyabâniler, vücûdu olmıyan hayvanlar. 

Egvâr

: اغوار

(s. i. gavr'in c.) : dipler, çukurlar; nihayetler, sonlar.