eâcîb |
: | اعاجيب |
(a. s. u'cûbe'nin c.) : 1) taaccüb olunacak, şaşılacak şeyler. 2) vücuttaki garip, anormal yaratılışlar. |
eâcib-i dehr |
: |
dünyânın çok şaşılacak şeyleri. |
|
eâcim |
: | اعاجم |
(a. i. A'cem'in ve Acem'in c. olan "A'câm'ın c.) : Arap omıyanlar, İranlı'lar, Acemler, (bkz. : A'câm). |
eâdî |
: | اعادی |
(a. s. adüvv'ün c. olan a'dâ'nın c.) : düşmanlar, hasımlar, yağılar. Dest-i eâdî : düşmanların eli. |
eâlî |
: | اعالی |
(a. s. a'lâ'nın c.) : pek yüksek olanlar, şeref sahibi olan büyük kimseler. |
eamm |
: | اعم |
(a. s.) : en umûmî, pek şümuldü. |
eârîb |
: | اعاريب |
(a. i. A'râbî'nin c.) : çölde yaşıyan Araplar. |
eârîz |
: | اعاريض |
(a. i. arûz'un c.) : 1) şiirin vezinlerinden bahseden ilimler. 2) nazımda beytin birinci mısrâının son kısımları. [Arap aruzuna mahsus ıstılahtır], (bkz. : aruz). |
eâsîr |
: |
(a. i. i'sâr'ın c.) : şiddetli rüzgârlar, kasırgalar. |
|
eâzım |
: | اعاظم |
(a. s. a'zam'ın c.) : pek büyük olanlar, büyük adamlar, [eşyada kullanılmaz]. |
eâzım-ı millet |
: |
millet büyükleri. |
|
eâzım-ı ricâl |
: |
devlet adamlarının en büyükleri. |
|
eâzım-ı üdebâ |
: |
edebiyatçıların en büyükleri. |
|
eazz |
: | اعز |
(a. s.) : en azîz, pek muhterem, çok sayın. |
eazzi ahibbâ |
: |
dostların en azîzi. |
|
eazz-Allâh |
: |
Allah azîz etsin! |
|
eazze |
: | اعز |
(a. cü.) : "azîz etsin!" mânâsında bir iyi dilek. |