dey

: دی

(f. i.) : 1) Güneş yılının onuncu ayı. 2) Güneş yılının onuncu ayında ve her Güneş yılının 8, 15 ve 23 üncü günlerinde yapılacak işleri idareye me'mur sayılan melek. 3) kış. (bkz. : şitâ). 

dayâcîr

: دياجير

(a. i. deycûr'un c.) : karanlıklar. 

deybâdîn

: ديبادين

(f : h. i.) : 1) Cenâbıhak. 2) i. her Güneş ayının 23 üncü günü. 3) i. bir melek adı. 

deyâlime

: ديالمه

(a. h. i. deylem'in c.) : deylemliler. 

deybâvend

: ديباوند

(f. h. i.) : Teh-mûres'in lâkabı. 

deybâzer

: ديباذر

(f. i.) : Güneş aylarının sekizinci günü; ve onu idareye me'mur sayılan malek. 

deycûr

: ديجور

(a. s. c. : deyâcîr) : çok karanlık, (bkz. : zalâm, zulmet). Şeb-i deycûr : karanlık gece. 

deyden, deydene

: ديدن ، ديدنه

(a. i.) : usûl, âdet, gelenek. 

deydene-i dîrîne

:  

eski usul, âdet. 

deymûmet

: ديمومت

(a. i.) : dâimlik, devam, süregelme. 

deyn

: دين

(a. i. c. : duyûn. düyûnât) : borç. 

deyn-i gayr-i sahih

:  

huk. ödeme yahut hakikaten veya hükmen ibra olmaksızın dahî sakıt olan borç. 

deyn-i hâl

:  

huk. bir vakte talik ve te'hîr edilmiyen borç. 

deyn-i lâzını-ı sahîh

:  

huk. ödenmedikçe veyahut hakikaten veya hükmen ibra olunmadıkça sakıt olmıyan borç. 

deyr

: دير

(a. i. c. : edyâr) : 1) manastır, kilise. 2) insanlık âlemi, bu dünyâ. 3) mee. meyhane. 

deyrânî

: ديرانی

(a. s. deyr'den.) : manastır'a mensup, manastır ile ilgili, manastır adamı. 

deyr-hâne

: ديرخانه

(a. f. b. i.) : manastır; kilise. 

deyyân

: ديان

(a. s.) : mükâfatlandıran veya cezalandıran, hâkim, Allah

deyyâr

: ديار

(a. i.) : 1) biri, bir kimse, bir fert. 2) manastır sahibi. 

deyyus

: ديوث

(a. s.) : karısının namussuzluğuna göz yuman ve katlanan kimse, kurumsak. (bkz. : derâre).