deh

: دخ

(f. s.) : 1) iyi, güzel. 2) i. saf, sıra 3) i. tabur. 

deh

: ده

(f. s.) : on [sayı], (bkz. : aşr, dâh). 

dehâ

: دها

(a. i.) : zekîliğin, anlayışlılığın ve uyanıklığın son derecesi, fr. genie. 

dehâet

: دهائت

(a. i.) : dâhîlik, dehâ sahibi olma. 

dehâkîn

: دهاقين

(a. i. dihkan'ın c.) : 1) çiftçiler, köylüler. 2) köy ağaları. 

dehalet

: دخالت

(a. i.) : birinin merha. netine ve himayesine sığınma. 

dehâliz

: دهاليز

(a. i. dehlîz'in c.) : holler, koridorlar. 

dehân

: دهان

(f. i.) : ağız. (bkz. : dehen). 

dehânı küfrân

:  

afa ağzı. 

dehân-ı teng

:  

dar, ufak ağız. 

dehân-beste

: دهان بسته

(f. b. s.) : kapanmış ağız, susmuş. 

dehâne

: دهان

(f. i.) : testi, küp, fırın ve benzerleri gibi şeylerin ağzı. (bkz. : dehene). 

dehân-güşâ

: دهان گشا

(f. b. s.) : açılmış ağız, söyliyen. 

dehâr

: دهار

(f. i.) : dağ mağarası; kovuk; çatlak. 

dehâz

: دهاز

(f. i.) : nâre, feryat. 

deh-dehî

: دهدهی

(f. b. i.) : hâlis altın. (bkz. : asced). 

deh-dile

: ده دله

(f. b. s.) : on gönlü oian, vefasız; hercai. 

dehen

: دهن

(f . i.) : ağız. (bkz. : dehân). 

dehen-bâz

: دهن باز

(f. b. s.) : ağız oynatan, söyiemaye hazırlanan. 

dehene

: دهنه

(f. i.) : (bkz. : dehâne). 

dehen-şûy

: دهن شوی

(f. b. s.) : ağız yıkama, ağız temizleme. 

deheş

: دهش

(a. i,), : (bkz. : dehşet). 

dehişt

: دهشت

(f. i.) : birlik, ittihat, ittifak, bir tarzda hareket. 

dehlîz

: دهليز

(a. i. c. : dehâlîz) : hol, koridor, (bkz. : dihlîz). 

dehnâ'

: دهناء

(a. i.) : geniş ve susuz ova, sahra, çöl. 

dehr

: دهر

(a. i. c. : dühûr) : 1) dünyâ, (bkz. : âlem, cihan). 2) zaman, devir. 

dehr-i bî direng

:  

kararsız dünyâ. 

dehr-i bî-sebât

:  

sebatsız dünyâ. 

dehr-i dûn

:  

aşağılık dünyâ. 

dehr-i fâni

:  

geçici dünyâ, [sûre-i dehr : Kur'an'daki 76 ncı sûre]. 

dehre

: دهره

(f. i.) : tahra, destere gibi dişli ve bağ budamıya mahsus bıçak. 

dehrî, dehriyye

: دهری ، دهريه

(a. s. c. : dehriyyun) : dünyânın sonsuzluğuna inanıp öteki dünyâyı inkâr eden; ruhun da cesetle birlikte öldüğüne inanan, fr. materialiste. 2) i. erkek adı. 

dehriyye

: دهريه

(a. i.) : dünyânın sonsuzluğuna inanan felsefe okulu, fr. materialisme. 

deh-sâl

: ده سال

(f. b. i.) : astr. gezeğen yıldız, (bkz. : seyyare). 

deh-sâle

: ده ساله

(f. b. s.) : on yıllık, on yaşında. 

dehş

: دخش

(f. i.) : 1) bir işe başlama. 2) karanlık, bulanıklık. 

dehşet

: دهشت

(a. i.) : 1) şaşma. 2) korku ve telâş gösterme, ürkme. 3) akla şaşkınlık verecek surette korkma, korku. 

dehşet-âver

: دهشت آور

(a. f. b. s.) : korku ve dehşet saçan, çok korkutan. 

dehşet-efşân

: دهشت افشان

(a. f. b. s.) : dehşet saçan, ürkütücü, korkunç. 

dehşet-engîz

: دهشت انگيز

(a. f. b. s.) : ürkütücü, korkunç. 

dehûn

: دهون

(f. i.) : ezber okuma, hatırlama. 

deh-üm

: دهم

(f. s.) : onuncu. 

dehvâ, dehyâ'

: دهواء ، دهياء

(a. s.) : "dâhiye" sözünü tekîd için sıfat olarak kullanılır. Dâhiye-i dehyâ : çok büyük belâ, musibet. 

deh-yek

: دهيك

(f. b. s.) : onda bir. (bkz. : öşr).