dâm |
: | دام |
(f. i.) : 1) tuzak, ağ. |
dâm-ı ankebût |
: |
örümcek ağı. |
|
dâm-ı belâ |
: |
belâ tuzağı |
|
dâm-ı girihgir |
: |
düğümlü tuzak. |
|
dâm-ı tezvir |
: |
tezvir, yalan tuzağı. |
|
dâm-ı tezvir |
: |
tezvir, yalan tuzağı. |
|
dâm-ı zülf |
: |
zülfün tuzağı. 2) yırtıcı olmıyan vahşî hayvan. |
|
dâmâd |
: | داماد |
(f. i.) : güveyi. |
dâmâd-ı hazret-i pâdişâhı, dâmâd-ı hazret-i şehriyârî |
: |
Osmanlı hanedanından bir prensesle evlenmiş kimse. |
|
dâmân, dâmen |
: | دامان ، دامن |
(f. i.) : 1) etek [elbisenin, dağın]. |
dâmen-i sahra |
: |
kırın eteği, ovanın bir yanı. 2) görüşüp konuşulan kişi. |
|
dâme, dâmet |
: | دامه ، دامة |
(a. zf.) : "dâim ve beki olsun!" mânâsında kullanılan bir iyi dilek sözü. |
dâme iclâlühû |
: |
[eskiden] paşalara yazılan resmî kâğıtlarda adlarına şeref payesi yerinde ilâve edilen bir tâbir. |
|
dâme mülkühû |
: |
ülkesi dâim olsun! |
|
dâmet saâdetihû |
: |
saadeti dâim olsun! |
|
dâmen-âlûde |
: | دامن آلوده |
(f. b. s.) : eteği bulaşık, iffetsiz. |
dâmen-âlûde-gî |
: | دامن آلودگی |
(f. b. i.) : etek bulaşıklığı, iffetsizlik. |
dâmen-bûs |
: | دامن بوس |
(f. b. s.) : etek öpen. |
dâmen-bûsî |
: | دامن بوسی |
(f. b. i.) : etek öpme, etek öpme töreni. |
dâmen-der-meyân |
: | دامن درميان |
(f. b. s.) : eteği belinde, işe hazır. |
dâmen-der-meyân-ı gayret olmak |
: |
bir işe canla başla girişmek. |
|
dâmene |
: | دامنه |
(f. i.) : dağ eteği, çevresi, |
dâmen-gîr |
: | دامنگير |
(f. b. s.) : 1) etek tutan, eteğe yapışan. 2) hasım, dâvâcı, şikâyetçi. |
dâmenî |
: | دامنی |
(f. i.) : 1) kadın başörtüsü. 2) eteklik. |
dâmen-keş |
: | دامن كش |
(f. b. s.) : alini eteğini çeken, bir işe karışmıyan. |
dâm-gâh, dâm-geh |
: | دامگه |
(f. b. i.) : tuzak kurulan yer. |
dâmgul |
: | دامغول |
(f. i.) : 1) vücutta peyda olan ur. 2) kulyabani. |
dâmıga |
: | دامغه |
(a. i.) : hek. kafa tasını geçip dimağa kadar işliyen yara. |
dâmia |
: | دامعه |
(a. i.) : yavaş yavaş, damla damla kan sızdıran yara. |
dimiye |
: | داميه |
(a. i.) : hek. kanı akan yara. |
dâmûz, dâmvez |
: | داموز ، داموز |
(f. i.) : büyük gübre küfesi. |