dâî' |
: | داعی |
(a. s. duâ'dan. c. : dâiyân) : 1) duâ' eden, duacı. 2) (da'vet'den c. : duât) : davet eden, sebebolan. |
dâim, dâime |
: | دائم ، دائمه |
(a. s. devâm'dan.) : 1) devamlı, sürekli. |
dâim-ül-evkat |
: |
her vakit. |
|
dâim-ül-eyyâtn |
: |
her gün. 2) i. [birincisi] erkek adı. |
|
dâima |
: | دائما |
(a. zf. devâm'dan.) : bir düziye, her vakit, (bkz. : dem-be-dem). |
dâimi |
: | دائمی |
(a. s. devâm'dan) : devamlı. (bkz. : ber-devâm). Encümen-i daimî : devamlı encümen. |
dâin |
: | دائن |
(a. s. deyn'den.) : (bkz. : dâyin). |
dâinler vekîli |
: |
Osmanlı İmparatorluğu zamanında Düyûn-ı umûmiyye'de bulunan alacaklı mümessili. |
|
dâir |
: | دائز |
(a. s. devr'den.) : 1) âit, ilgili. 2) devreden, dönen. |
dâir ve sâir |
: |
(dönen ve dolaşan) : seyyah. |
|
dâire |
: | دائره |
(a. i. c. : devâir) : 1) çember. 2) me'murun çalıştığı yer. 3) ev ve apartman bölüntüsü. 4) sınır içi. 5) zilli tef. 6) Osmanlı İmparatorluğu zamanında Şehremâneti'nin belediye şubeleri. |
dâire-i aide |
: |
âit olduğu resmî makam. |
|
dâire-i azime |
: |
a«tr. arzın merkezinden geçerek semâ küresini kesen her hangi bir düzlemin teşkil ettiği ara kesit. |
|
dâire-i intihabiyyev |
: |
seçim bölgesi. |
|
dâire-i kaza |
: |
(kaza dâiresi) : vazife, salâhiyet. |
|
dâire-i küıûf |
: |
a»tr. arzın bir senede resmettiği mahrek sathının semâ küresi ile olan ara kesiti. |
|
dâire-i nısf-ün-nehâr |
: |
her hangi bir mahallin semt-ür-re'sinden geçen düzlemin semâ küresi ile teşkil ettiği ara kesiti. |
|
dâire-i resmiyye |
: |
resmî dâire, hükümet dâiresi. |
|
dâire-i sâdise |
: |
altıncı (Beyoğlu) dâire. |
|
dâire-i sıa |
: |
astr. mahallin semt-ür-re'sinden geçen nısf-ün-nehâr dâiresinden mâda diğer bütün nisf-ün-nehar dâirelerine verilen bir ad. |
|
dâire-i umûr-i askeriyye |
: |
askerî işler dâiresi, [İstanbul'da, Bayezit'te şimdiki Üniversite merkez binasının bulunduğu yer]. |
|
dâiren-mâdâr |
: | دائراً مادار |
(a. zf.) : çepeçevre, fırdolayı. |
dairevî |
: | دائروی |
(a. s. clâire'den.) : değirmi. |
daire-zen |
: | دائره زن |
(a. f. b. s.) : tef çalan. |
dâiyân |
: | داعيان |
(a. s. dâî'nin c.) : duâ edenler, duacılar. |
dâiyân-ı devlet |
: |
devlete duâ edenler. |
|
dâiye |
: | داعيه |
(a. i. c. : devâî) : içten gelen bir duyguyu teşvîk edici hal. |
daiye-i istiklâl |
: |
istiklâl iddiası, istiklâl arzusu. |
|
dâiye-i tefevvuk |
: |
üstünlük iddiası. |