çinâr

:

چنار

(f. i.) : [doğrusu "çenâr" dır], (bkz. : çenâr). 

çi

:

چه

(f. e. c. : çihâ) : ne. 

çi-faide

:

 

ne fayda var; kaç para eder. 

çîde

:

چيده

(f. s.) : toplanmış, devşirilmiş. 

çi-gûna

:

چگونه

(f. e.) : nasıl ve ne türlü. 

çi-gûnegi

:

چگونگى

(f. i.) : nasıllık, ne türlülük, nicelik. 

çihâr

:

چهار

(f. s.) : dört (bkz. : çâr 1 , çehâr). 

çihâr-ı yâr-ı güzîn

:

 

(bkz. : çihâr-dost). 

çihâr-dost

:

چهار دوست

(f. b. s.) : "dörtdost" Hz. Ebûbekir, Hz. Ömer, Hz. Osman, Hz. Alî. (bkz. : çihâr-ı yâr-ı güzîn). 

çihâr ü dü

:

 

(ciharıdü) : dört(ile) iki. [zar oyununda]. 

çihâr ü se

:

 

(ciharıse) : dört(ile) üç. [zar oyununda]. 

çihâr ü yek

:

 

(ciharıyek) : dört (ile) bîr. [zar oyununda]. 

çihil

:

چهل

(f. s.) : kırk. mee. çok. (bkz. : çil). 

çihil-pâ

:

چهلپا

(f. b. i.) : zoof kırkayak denilen hayvan. 

çihil-sâl

:

چهل سال

(f. b. s.) : kırk yaşında. 

çihre

:

چهره

(f. i.) : (bkz. : çehre). 

çil

:

چل

(f. s.) : 1) kırk. (bkz. : çihil). [kelime "çihil"in hafifletilmişidir]. 2) ahmak. 

çile, çille

:

چله ، چله

(f. i.) : 1) zevk ve safâdan el çekerek, bir yerde 40 günlük ibâdet. 2) eziyet, sıkıntı. 3) ibrişim, yün ve şâire demeti. 4) yay kirişi. 

çile-keş

:

چله كش

(f. b. s.) : çile çeken, çekmiş, çile dolduran. 

çim

:

چم

(f. i.) : 1) rutubetten meydana gelen yosun. 2) kesilmiş çimenli yerler. 

çimen

:

چمن

(f. i.) : (bkz. : çemen). 

çîn

:

چين

(f. i.) : 1) kıvrım, büklüm, çatıklık, buruşukluk. 

çîn-i cebîn

:

 

alın buruşukluğu. 

çîn-î ebru

:

 

kaş çatıklığı. 2) Çin. 

çîn (-)

:

چين

(f. s.) : "toplıyan, derliyen" mânâlariyle mürekkep kelimeler yapar. Hurde-çîn : kırıntı toplıyan. Hûşe-çîn : başak toplıyan. 

çîne

:

چينه

(f. i.) : kuş yemi. 

çînende

:

چيننده

(f. b. s.) : toplayıcı, devşirici. 

çlne-rîz

:

چينه ريز

(f. b. s.) : yem döken, dökücü. 

çînî

:

چينى

(f. i.) : çini; sırlı kab. 

çirâ

:

چرا

(f. e.) : nasıl, Çûn ü çirâ : niçin ve neden, (bkz. : çûn). 

çirâğ

:

چراع

(f. i.) : 1) fitil, kandil, mum. 2) çırak. 3) s. tekaüt, emekli. 4) i. talebe, * öğrenci. 

çîre

:

چيره

(f. s.) : 1) maharetli, becerikli, eliuz. 2) kahraman, yiğit, (bkz. : bahâdır). 

çire-dest

:

چيره دست

(f. b. s.) : eli işe yakışan, becerikli. 

çîre-destî

:

چيره دستى

(f. b. i.) : uzellilik, ustalık. 

çîregî

:

چيره گى

(f. i.) : 1) yiğitlik, kahramanlık. 2) ustalik. 

çirk

:

چرك

(f. i.) : 1) kir, pas, pis. 2) yarada olan kan ve irin. 

çirk-âb

:

چر كاب

(f. b. s.) : çirkef, pis su

çirk-âlûd

:

چرك آلود

(f. b. s.) : kirli, mundar, bulaşık. 

çirkin

:

چركين

(f. b. s.) : 1) pek kirli. 2) güzel olmıyan. 3) kanlı, irinli yara ve çıban. 

çîstân

:

چيستان

(f. b. i.) : bilmece. 

çîz

:

چيز

(f. i.) : şey, nesne.