cihâd

:

جهاد

(a. i.) : 1) din uğrunda düşmanla savaşma. 

cihâd-ı asgar

:

 

(küçük savaş) : İslâm uğrunda silâhla savaşma. 

cihâd- ekber

:

 

(büyük savaş) : tas. kendi kalbi içinde, Allah’ın emirlerini yerine getirebilmek maksadiyle dünyâ'ya musallat olan benlikle savaş. 2) erkek adı. 

cihâdı cihâdiyye

:

 

(a. s.) : cihâd'a mensup, savaş işleriyle ilgili. 2) II. Sultan Mahmut zamanında harp masraflarına karşılık olmak üzere kesilmiş olan sikke. 

cihan

:

جهان

(f. i.) : Dünyâ, âlem. Sadr-i cihan : Ekber Şâh'ın vezîri. 

cihân-ı cân

:

 

ruhlar âlemi. 

cihân-ı gayb

:

 

Görünmezlik Dünyâsı, öteâlem, öteki Dünyâ, [aslı "cehân" dır]. 

cihân-âferîn

:

جهان آفرين

(f. b. s.) : cihanı, Dünyâ'yı yaratan. 

cihân-ârâ

:

جهان آرا

(f. b. s.) : cihanı, Dünyâ'yı süsliyen, bezeyen. 

cihân-bân

:

جهان بان

(f. b. s.) : cihanın, Dünyâ'nın bekçisi olan : 1) Allah; 2) hükümdar. 

cihân-bânî

:

جها باني

(f. b. s.) : hükümdarla ilgili. 

cihân-bîn

:

جها بين

(f. b. s.) : 1) cihanı, Dünyâ'yı gören, Allah. 2) i. göz. 

cihân-cû [y]

:

جها جو [ي]

(f. b. s.) : cihâna, Dünyâ'ya hâkim olmıya çalışan hükümdar. 

cihân-dâr

:

جهان دار

(f. b. s.) : cihanı, Dünyâ'yı tutan hükümdar, pâdişâh. 

clhândâr-âne

:

جهاندارانه

(f. zf.) : hükümdarcasına. 

cihân-dârî

:

جهانداري

(f. b. i.) : hükümdarlık, padişahlık. 

cihân-dîde

:

جهان ديده

(f. b. s.) : cihanı, Dünyâ'yı gezip görmüş, tecrübeli. 

cihân-efrûz

:

جهان افرو

(f. b. s.) : cihanı, Dünyâ'yı parlatan. 

cihân-gerd

:

جهان گرد

(f. b. s.) : cihanı, Dünyâ'yı dolaşan. 

cihân-gîr

:

جهانگير

(f. b. s.) : 1) cihanı, Dünyâ'yı zapteden. (bkz. : gîtî-sitân). 2) i. erkek adı. 

cihân-gîrâne

:

جهانگيرانه

(f. zf.) : cihângircesine, cihanı, Dünyâ'yı zaptedercesine. 

cihangiri

:

جهانگيري

(f. b. i.) : cihangirlik. 

cihân-güşâ

:

جهانگشا

(f. fc. s.) : fâtih. 

cihânî

:

جهانی

(f. i. c. : cihâniyân) : 1) dünyevî. 2) Dünyâ'da oturan, insan. 

cihâniyân

:

جهانيان

(f. i. cihânî'nin c.) : Dünyâ halkı. 

cihân-mutâ'

:

جهان مطاع

(f. a. b. s.) : bütün Dünyâ'nın boyun eğdiği. 

cihân-nevred

:

جهان نورد

(f. b. s.) : cihanı, Dünyâ'yı dolaşan. 

cihân-nümâ

:

جهان نما

(f. b. i.) : 1) çatının üstünde her yanı gören yüksek taraça. (bkz. : berbâr, berbâre 4) 2) Dünyayı gösteren harita. 3) Ünlü Türk Bilgini Kâtip Çelebi'nin 1654 (H. 1065) de kaleme aldığı Asya Coğrafyasıdır. [bu nüsha 1732 (H. 1145) de İbrahim Müteferrika tarafından bastırılmıştır.]

cihân penâh

:

جهان پناه

(f. b. i.) : âlemin sığındığı muhâfız, Pâdişah

cihân sâlâr

:

جهانسلار

(a. f. b. s.) : Cihânın başkanı, büyüğü olan pâdişah.

cihân-sitân

:

جهان ستان

(f. b. s.) : Cihânı zapteden, pâdişah

cihân-sitânî

:

جهان ستانى

(f. b. i.) : hükümdarlık, pâdişahlık.

cihân-sûz

:

جهان سوز

(f. b. i.) : cihânı yakan [Güneş]

cihân-şümûl

:

جهانشمول

(f. a. b. s.) : 1) heryanı kaplıyan. (bkz. : âlem-şümûl). 2) Dünyâ çağında, Dünyâ ölçüsünde.

cihân-tâb

:

جهانتاب

(f. a. b. s.) : Dünyâya sıcaklık ve ışık veren.

cihar

:

جهار

(a. i. cehr'den.) : açık söyleme veya okuma. 

cihâren

:

جهاراً

(a. zf. cehr'den.) : apaçık olarak, (bkz. : alenen). 

cihât

:

جهات

(a. i. cihet'in c.) : 1) taraflar, yönler. 

cihât-ı asliyye

:

 

vakfın başlıca gayesini tahakkuk ettiren hizmetler, [müderrislik, imamlık, hatiplik, müezzinlik, kayyumluk gibi]. 

cihât-ı erbaa

:

 

dört taraf, dört yön. [doğu, batı, kuzey, güney]. 

cihât-ı fer'iyye

:

 

vakfın ikinci derecedeki gayesine âit olan hizmetler, [bir camide okunması meşrut buhâri, müslirn, şifâ-i şerîf, delâil-ül-hayrât vazifeleri gibi]. 

cihât-ı gayr-i zarûriyye

:

 

vakfın ikinci derecede işlerinden sayılan cihetler, [cibâyet ve hazîn-i kü-tüplük gibi]. 

cihât-ı selâse

:

 

üç taraf : [en, boy, kalınlık]. 

cihât-ı sitte

:

 

altı taraf : [ön, arka, sağ, sol, üst, alt]. 2) yerler, semtler. 3) görüşler, bakımlar. 4) evkaf maaşları. 

cihâf-ı zarûriyye

:

 

vakfın başlıca işlerinden olan, vakfın başlıca gayesini te'mîn eden cihetler, [mescitlere nazaranimamlık, hatiplik, müezzinlikvazifeleri gibi]. 

cihâz

:

جهاز

(a. i.) : 1) çeyiz. 2) takım; âlet [doğrusu "cehâz" dır], (bkz. : cehâz). 

cihet

:

جهت

(a. i. c. : cihât) : 1) yan, yön, taraf. 2) yüz, yer. 3) sebep, vesiyle, bahane, ilgi. 4) vazîfe, hizmet. 5) evkaf maaşı. 

cihet-i gayr-ı muntaka

:

 

vakıfta sonu gelmiyen hizmetler, [fakirler gibi].