ceyb

:

جيب

(a. i. c. : cüyûb) : 1) geo. Sinüs. 2) cep. 3) gömleğin açıklığı, yarığı

ceyb-i hümâyûn

:

 

pâdişâhın husûsî kesesi. 

ceyb-i murakabe

:

 

dervişlerin düşünmek üzere başlarını öne eğmesi. 

ceyb-i sabr

:

 

sabretme, dayanma. 

ceyb-i tefekkür

:

 

düşünme vaziyeti. : 

ceyş

:

جيش

(a. i. c. : cüyûş) : 1) asker, ordu. 2) ses, seda. Mukaddimet-ül-ceyş : büyük kuvvetlerin öncüleri. Sevk-ül-ceys : strateji. Tâbi-yet-ül-ceyş : kuvvetleri yerleştirme bilgisi. 

ceyvâd

:

جيواد

(f. i.) : günahtan sakınma, (bkz. : ittika'). 

Ceyyid

:

جيد

(a. s. cevdet'den c. : ciyâd) : taze, hoş, iyi, saf. 

ceyyid-i hevâ

:

 

iyi hava, saf hava.

ceyyid-ül-ayâr

:

 

ayarı hâlis, tam olan [para].