ca'd

:

جعد

(a. s.) : kıvırcık [saç], (bkz. : müca'ad). 

câdd, cadde

:

جاد ، جاده

(a. s.) : ciddî; çalışkan; azimli. 

cadde

:

جاده

(a. i.) : geniş, işlek, büyük yol, anayol, (bkz. : şâh-râh). 

câdî

:

جادي

(f. i.) : safran. 

câdî

:

جادي

(a. i. c. : cüdât) : dilenci, (bkz. : sâil). 

câdib, câdibe

:

جادب ، جادبه

(a. s.) : kusur görücü. 

câdil

:

جادل

(a. s.) : kuvvetli, gürbüz. 

câdis, câdise

:

جادس ، جادسه

(a. s.) : 1) çorak, kurak, işlenmemiş toprak]. 2) harap, yıkık. 

câdû

:

جادو

(f. i.) : 1) cadı, büyücü. 2) gulyabâni, hortlak, karakoncolos, vampir. 3) çirkin kocakarı, acuze. 4) s. çok güzel göz. 

câdû-fenn

:

جادوفن

(f. a. b. s.) : sihirbaz, büyücü. 

câdû-ger

:

جادوگر

(f. i. ve s.) : büyücü, sihirbaz. 

câdû-geri

:

جادوگري

(f. b. i.) : büyücülük, sihirbazlık. 

câdû-keş

:

جادوكش

(f. b. s.) : sihirbaz kıran, sihirbaz öldüren, öldürücü. 

câdû-suhen

:

جادوسخن

(f. b. s.) : sihirlercesine söz söyliyen, uzdilli. (bkz. : câdû-ze-bân). 

câdû-vâne

:

جادووانه

(f. b. zf.) : sihirbazlara, büyücülere yakışacak surette. 

câdûvi, câdûyî

:

جادووي ، جادويي

(f. b. i.) : sihirbazlık, büyücülük. 

câdû-zebân

:

جادوزبان

(f. b. s.) : büyülercesine söz söyliyen, uzdilli. (bkz. : câdû-suhen).