büz

: بز

(f. i.) : keçi. (bkz. : teys). 

büzak

: بزاق

(a. i.) : tükrük, salye. 

büz-bân

: بزبان

(f. i.) : keçi çobanı. 

büzbeçe

: بزبچه

(f. i.) : (bkz. : büzgale). 

büz-dil

: بزدل

(f. b. s.) : "keçi yürekli" ı korkak. 

büzgale

: بزغاله

("g" uzun okunur, f. i.) : ğiök, keçi yavrusu, (bkz. : büzbeçe). 

büziçe

: بزيچه

(f. i.) : küçük keçi; oğlak. 

büzm

: بذم

(a. i.) : 1) doğru rey. 2) kesin karar ve tahammül. 3) kuvvet, sertlik. 

büzûg

: بزوغ

(a. i.) : doğma, doğmıya başlama, çıkma. 

büzûr

: بذور

(e. i. bezr'in c.) : tohumlar, taneler. 

büzûzet

: بذوذت

(s. i.) : pejmürdelik, perişanlık, kıyafetsizlik, pintilik, (bkz. : bezâzet, bizâz).

büzûzat-i hâl

:  

kıyafet perişanlığı, üstbaş döküklüğü. 

büzürg

: بزرگك

(f. s. c. : büzürgân) : 1) büyük, ulu. (bkz. : azim, cesîm, kebîr) : 2) i. şef, reis. 3) müz. üç asırdan fazla bir zamandan beri, mevcut olan çok az kullanılmış bir mürekkep makamdır. Hüseynî beşlisinin hüseynî perdesindeki şeddi, pûselik beşlisi ve çargâh beşlisinin rast perdesindeki şeddinden (yânî mahûr makamının pest beşlisinden) meydana gelmiştir. Ekseriya bu beşli-iîrde karışık bir sür'atte seyredildikten sonra, rasttaki çargâh beşlisi ile inici bir şekilde rast perdesinde durulur. Güçlü birinci derecede, makamın terkibindeki ilk iki beşlinin ilkinin durağı ve ikincisinin tiz durağı olan hüseynî, ikinci derecede çargâh beşlisinin tiz durağı olan neva, üçüncü derecede pûselik beşlisinin durağı olan dügâh'dır. Bilhassa seyirde çargâh beşlisine ehemmiyet verilerek ve onun dâhilinde gezinilerek yürünür. Donanım boştur. Lâhin içinde hüseynî beşlisinin hüseynî perdesindeki şeddi için fa bakıyye diyezi konulur, başkaca bir arızası yoktur. 

büzürgân

: بزرگان

(f. s. büzürg'ün c.) : büyükler, ulular. 

büzürgane

: بزرگانه

(f. zf.) : büyük, ulu kimseye yakışacak yolda. 

bözürgi

: بزرگي

(f. i.) : büyüklük, ululuk. (bkz. : azamet). 

büzürg-meniş

: بزرك منش

(f. b. s.) : yüksek fikirli. 

büzürg-sâl

: بزرگسال

(f. b. s.) : yaşlı, ihtiyar. 

büzürgvâr

: بزرگوار

(f. b. s.) : büyük, ulu, saygıdeğer [kimse]. 

bürürg-vâri

: بزرگواري

(f. b. i.) : ululuk, büyüklük, saygıdeğerlik. 

büzürg-zâd

: بزرگزاده

(f. b. i.) : kişioğlu. 

büzzâka

: بزاقه

(a. i.) : kabuksuz süniüklü böceK.