Büslet

: بثلت

(a. i.) : şöhret, ün. 

büsr, büsre

: بسر ، سره

(a. s. c. : bisâr) : 1) herşeyin tazesi. 2) i. herşeyin ucu ve başı. 3) i. genç kız ve oğlan. 

büssed

: بسد

(a. i.) : mercan [taş]. 

büstâh

: بستاخ

(f. i.) : küstah, utanmaz, edepsiz. 

büstân

: بستان

(a. i. c. : besâtîn. besâtûn) : bostan, bağ bahçe, (bkz. : bûstân). ["büstân" Farsça "bûstân" kelimesinin Arapçalaştınl-mışıdır]. 

büste

: بسته

(f. i.) : fındık, (bkz. : bunduk, bunduka )

büstek, büstec

: بستك ، بستج

(f. i.) : 1) bot. akgünlük. 2) fıstık zamkı. 

büstûka

: بستوقه

(a. i.) : küçük küp, küpçük. 

büsûk

: بسوق

(a. i.) : 1) ağacın boylanıp uzaması. 2) birinin akranına üstün olması. 

büsûl

: بسول

(a. i.) : 1) akarların ve içilecek şeylerin, ekşiyerek veya mayalanarak tadının ağır ve buruşturucu olması. 2) bir şey haram olma. 

büsûl, büsûr

: بسول ، سور

(f. i.) : lanet, beddua, ilenme, ilenç. 

büsûr

: بثور

(a. i. besr'in c) : (bkz. : besr). 

büsut

: بسط

(a. i.) : elaçıklığı, civanmertlik, ["bisut" şeklinde de kullanılır].