bûh, bûhe

: بغشبوه ، بوهه

(a. i.) : 1) çakır doğan. 2) erkek baykuş. 

buhak

: بحاق

(a. i.) : erkek kurt. 

buhalâ'

: بحلاء

(a. i. bahîl'in c.) : cimriler, pintiler, tamahkârlar. 

buhir

: بخار

(a. i. c. : ebhire) : buğu. 

buhârî

: بخاري

(a. s.) : buhar'a mensup, buğu ile ilgili. 

buhayre

: بحيره

(a. i.) : küçük deniz, göl. 

buhbûha

: بحبوحه

(a. i.) : orta yer, saha, alan. 

buhl

: بخل

(a. i.) : cimrilik, pintilik, elsıkılığı. (bkz. : bahl, buhûl)

buhle

: بخله

(f. i.) : semizotu

buhrân

: بحران

(a. i.) : 1) hastalığın en ağır zamânı, nöbet, kriz. 2) mec. Bir işin tehlikeli, karışık bir hal alması. buhrân-ı ceyyid, buhrân-ı kâmil, buhrân-ı mahmud : hastalığın iyiliğe yüz tuttuğunu gösteren nöbet.

buhrân-ı redi'

:  

hastalığın fenânalaşma nöbeti.

buhrân-ı vükelâ

:  

kabîne buhranı.

buht

: بخت

(f. i.) : oğul. (bkz. : ferzend, mahdûm)

buhte

: بخته

(f. s.) : (bkz. : behte).

buhtû, buhtûr

: بختو ، بختور

(f. i.) : gök gürültüsü. (bkz. : ra'd).

Buhtunnasar

: بخت النصر

(a. h. i.) : Beytülmukaddes'i harâbeden ve yetmiş bin Yahudiyi öldürdüğü söylenen Bâbil Kralı Nebukadnezar.

buhû

: بخوع

(a. i.) : alçakgönülülükle hakkını isteme.

buhûh

: بخوح

(a. i.) : ses kısıklığı

Buhûl

: بخول

(a. i.) : cimrilik. (bkz. : bahl, buhl).

Buhur

: بحور

(a. i. Bahr'in c.) : denizler. (bkz. : bihâr, ebhâr, ebhur).

Buhûr

: بخور

(f. i.) : tütsü.

Buhuûr-dân

: بخوردان

(f. b. i.) : tütsülük. (bkz. : bahûr-dân).