bîş |
: | بيش |
(f. zf.) : 1) artık, ziyâde. 2) i. bıldırcın otu denilen, Çin'de yetişir zehirli bir ot. |
biş-i behâr |
: |
bot. kaya koruğu. |
|
bîş-i mûş |
: |
fareye benzer küçük bir hayvan. |
|
bişâr |
: | بشار |
(f. s.) : 1) esir, tutsak. 2) i. altın, gümüş kakmalı işlemeler. 3) i. tutuş; tutan ve saçılan şey, saçı. 4) halsiz, dermansız. |
bişâre, bişâret |
: | بشاره ، بشارت |
(a. i.) : (bkz. : beşaret). |
bîş-bahâ |
: | بيش بها |
(f. b. s.) : yüksek fiatlı, pahalı; kıymetli, değerli, (bkz. : galî). |
bîşe |
: | بيشه |
(f. i.) : orman, meşelik, sazlık. |
bî-şekk |
: | بي شك |
(f. a. b. s.) : şüphesiz, (bkz. : bîgümân). |
bî-şerm |
: | بي شرم |
(f. b. s.) : utanmaz. |
bişi |
: | بيشي |
(f. i.) : fazlalık. |
bişing |
: | بشنگك |
(f. i.) : 1) kazma. 2) balyoz, varyoz. 3) burgu. 4) küskü. |
bişkel |
: | بشكل |
(f. i.) : 1) gam, kasavet, tasa. 2) kıvırcık saç. 3) eğri anahtar, (bkz. : bişkele, bişkene) |
bişkele |
: | بشكله |
(f. i.) : (bkz. : bişkel, bis-kene). |
Bişkene |
: | بشكنه |
(f. i.) : (bkz. : bişkel. bişkele). |
bişkûfe |
: | بشكوفه |
(f. i.) : 1) çiçek, (bkz. : $ükûfe). 2) gasiyan, kusma. |
bişkûh |
: | بشكوه |
(f. s.) : kuvvet ve iktidar sahibi, heybetli ve muhterem, saygıdeğer kişi. |
bişkûl |
: | بشكول |
(f. s.) : 1) becerikli, çevik; işe düşkün. 2) akıllı. 3) kuvvetli. 4) tedbirli, ihtiyatlı, uyanık. 5) i. rastık. |
bîş-mûş |
: | بيش موش |
(f. b. i.) : 1) zool. bıldırcın otu ile beslenen bir fare. [eti panzehir olarak kullanılırdı]. 2) bot. bıldırcın otu ile beraber yetişen safran kökü. [bıldırcın otu zehirinin panzehiri olarak kullanılırdı]. |
bişpûl |
: | بشپول |
(f. s.) : perişan, dağınık. |
biştâm |
: | بشتام |
(f. s.) : sığıntı, kendi gelen, asalak, (bkz. : tufeyli). |
bîş-ter |
: | بيشتر |
(f. e.) : daha fazla, daha çok. |
bî-şümâr |
: | بيشمار |
(f. s.) : hadsiz, sayısız, pekçok. |
bî-şuûr |
: | بيشعور |
(f. a. b. s.) : şuursuz, idraksiz, düşüncesiz. |
bî-şuûr-âne |
: | بي شعورانه |
(f. a. zf.) : şuursuzca, düşünmeden. |