bîd

: بيد

(a. i.) : yok olma. (bkz. : beyâd, büyûd, beydûdet). 

bid

: بالد

(a. e.) : Arapçada'ki bi- edatınınd, t ile başlıyan kelimelere katıldığı zamanki şekli olup kelimeyi zarf yapar.

Bi-d-da'vâ

:  

dâva ederek.

Bi-t-tedrîç

:  

tedricen. 

bîd

: بيد

(f. i.) : sögütağacı. (bkz. : saf-sâf).

bîd-i giryân, bid-i mecnûn, bîd-i nâlân, bîd-i piyade, bîd-i revân, bîd-i sernigûrv bot

:  

ağlıyan söğüt, salkımsöğüt. 

bida'

: بدع

(a. i. bd'at'ın c.) : sonradan meydana çıkan şeyler. 

bidâd

: بداد

(a. i.) : 1) hisse, bedel verme. 2) arkadaşlar arasında nöbetle satın alma. 

bî-dâd

: بيداد

(f. i.) : 1) zulüm, işkence. 2) s. zâlim, (bkz. : gaşûm -, gürdâs). 

bî-dâd-ger

: بيدادگر

(f. b. s.) : zâlim, gaddar, hâin. 

bî-dâd-gerî

: بيدادگري

(f. b. i.) : zalimlik, gaddarlık, hainlik. 

bî-dâdî

: بيدادي

(f. i.) : zalimlik. 

bîdâh

: بيدخ

(f. s.) : haşeri, sert başlı, huysuz [aygır, at], (bkz. : beydah). 

bidak

: بداق

(f. i.) : don, pantolon gibi ayaktan giyilen şeylerin paçası. 

bidâl

: بدال

(a. i.) : bir şeyi başka bir şeyle değişme, tırampa etme. 

bîdâr

: بيدار

(f. b. s.) : uyanık, uyumıyan, uykusuz. Baht-ı bîdâr : uyanık talih : Dil-i bîdâr : uyanık gönül. 

bîdâr-baht

: بيدار بخت

(f. b. s.) : mutlu. 

bîdâr-dil

: بيدار دل

(f. b. s.) : uyanık, aydın. 

bîdâre

: بيداره

(f. s.) : âşık, düşkün. 

bîdârî

: بيداري

(f. i.) : 1) uyanıklık. 2) uğraşma, çabalama. 3) dikkatlilik. 

bid'at

: بدعت

(a. i. c. : bida') : 1) sonradan meydana çıkan şey. 2) peygamber zamanından sonra dinde meydana çıkan şey.

bid'at-i hasene

:  

beğenilebilir yenilikler.

bid'at-i seyyie

:  

fena yenilikler. 

bidâyet

: بدايت

(a. i.) : başlama, başlangıç. 

bidâyeten

: بداية

(a. zf.) : başlangıçta, başta, ilkin [aslı bedâet dir], 

bidayet mahkemesi

: بديت محكمه سي

(a. t. b. i.) : [eskiden] asliye mahkemelerine verilen ad. 

bîd-bâf

: بيد باف

(f. b. i.) : sepetçi, sepet örücü. 

bidde

: بده

(a. i.) : takat, derman, güc. (bkz. : bedde). 

bi-d-def'ât

: بالدفعات

(a. zf.) : bir kaç kerre, defalarla, (bkz. : mükerreren). 

bîdester

: بيدستر

(f. i.) : 1001) kunduz, süiti. 

bî-devlet

: بي دولت

(f. a. b. s.) : mutsuz, zavallı. 

bidh

: بدح

(a. i.) : geniş ova. 

bî-dil

: بيدل

(f. b. s.) : 1) korkak. 2) nüktesiz. 3) âşık. 4) kalbsiz, gönülsüz. 

bi-dimâg

: بي دماغ

(f. a. b. s.) : akılsız, kafasız, beyinsiz. 

bî-dîn

: بد دين

(f. a. b. s.) : 1) dinsiz. 2) acımaz, merhametsiz. 

bî-direng

: بى درنگك

(f. b. s.) : durmıyan, eğlenmiyen, çabuk. 

bî-dirîg

: بي دريغ

(f. b. s.) : 1) esirgen-miyen. 2) esirgemiyen, elinden geleni yapan. 

bidisgân

: بدسگان

(f. i.) : sarmaşık [ot], (bkz. : bıdısgan, bıdışgan, bidişgan). 

bidist

: بدست

(f. i.) : karış, [bazı lügatler-de "bedest" şekli de var], 

bid-istân

: بدستان

(f. b. i.) : söğütlük. 

Bidpây

: بدباى

(f. h. i.) : Kelîle ve Dimne'nin müellifi olan meşhur Hind filozofu. 

bidre

: بدره

(f. i.) : ağaç kurdu. 

bidrûd

: بدرود

(f. i.) : sağlık, selâmet, esenlik. 

bî-duht

: بيدخت

(f. b. s.) : 1) kızı olmıyan, kızsız [kimse]. 2) (h. i.) Zühre (Venüz) yıldızı.