batâet

: بطائت

(a. i.) : yavaşlık, ağırlık, ağır davranma. 

batâlese

: بطالسه

(a. i. c.) : Ptolemeos soyundan gelen hükümdar

batâlet

: بطالت

(a. i.) : 1) işsizlik, avarelik. 2) cesaret, kahramanlık. 

batânet

: بطانت

(a. i.) : 1) büyük karınlılık. 2) çok yiyicilik, oburluk. 

batar

: بطر

(a. i.) : 1) çok sevinme. 2) kibirlenme. 3) haksızlık etme. 

batarika

: بطريقه

(a. i. batrik'in c.) : patrikler. 

batbata

: بطبطه

(a. i.) : kazın ötmesi. 

bâtere

: باتره

(f. i.) : tef. (bkz. : dâire). 

bathâ'

: بطحاء

(a. i. c. : bitâh) : 1) çakıl taşlı büyük dere. 2) Mekke'de dağ arasında bulunan bir dere. 3) dağ arasındaki dere. 4) h. i. Mekke-i Mükerreme. 

bâtil

: باطل

(a. s. butlân'dan.) : boş, beyhude; yalan; çürük. 

batin

: بطن

(a. i. c. : butun. ebtân) : 1) karın. 2) nesil, soy. (bkz. : batn). 

bâtın

: باطن

(a. i. c. : bevâtın) : 1) iç. 2) iç yüz. 3) gizli, görünmiyen nesne. 4) Allah. 5) içteki, içyüzdeki. Ehl-i bâtın : söfîler, ilâhî sırra ermiş bulunanlar. Havâss- bâtına : fels. "hissi müşterek, hayâl, vehm, hafıza, mutasarrıfa" denilen beş iç duygusu. 6) (a. i. c. : ebtine) : çukur, kuytu yer. 

bâtınen

: باطناً

(a. zf.) : dâhilen, içyüzünde; içindenolarak. 

bâtini

: باطني

(a. s.) : dahilî, sır ve hakikatle ilgili [zahirî mukabili]. 

bâtıniyye

: باطنيه

katıl mezheplerden biri olup âyetlerin dış mânâlarından ziyâde bâtın, iç mânâlarına ehemmiyet verdikleri için Allah'ın sıfatlarının bâzılarını şüpheli gösterirler; Hasan Sabbah'ın tarikatı. 

bati

: بطئ

(a. s. batâet'den.) : yavaş, ağır hareketli. 

batî-ül-hareke

:  

hareketi, davranışı ağır. 

batî-ül-hazım

:  

hazmi güç, * sindirimi ağır. 

batî-ül-mizâc

:  

tabiât, huyu âğır, yavaş olan

batîh

: بطيح

(a. s.) : zengin [adam]. 

Batiha

: بطيحه

(a. i. c. : batâyih) : sazlı, kamışlı dere. 

batik

: باتق

(a. s.) : keskin, (bkz. : bür-rân). 

batîn

: بطين

(a. s.) : 1) büyük karınlı. 2) uzak yer. 

batîr

: بطير

(a. i.) : nalbant. 

bâtir

: باتر

(a. s.) : keskin [kılıç]. 

bâtir

: باتر

(f. i.) : turna kuşu. 

bâtire

: باتره

(a. i. c. : bevâtir) : keskin kılıç, (bkz. : tîg-i bürrân). 

batîş

: بطيش

(a. s. batş'dan.) : sertlikle, şiddetle hareket eden. 

batn

: بطن

(a. i. c. : ebtân. bütün) : (bkz. : batın). 

batnen ba'de batnın

:  

soydan soya, nesilden nesilden nesile, kuşaktan kuşağa, ["evvelki batında kimse varken ikinci batında olan kimse istifâde edemez" demektir]. 

batn-ı kebir

:  

büyük karın. 

batnî

: بطني

(a. s.) : karına mensup, karınla ilgili. 

batş

: بطش

(a. i.) : zor ve şiddetle yakalayış, sertlikle tutuş. 

batt

: بط

(a. i.) : 1) kaz. 2) kaz şeklindeki sürahi, su kabı. 

battal

: بطال

(a. s. batâlet'den.) : 1) cesur, kahraman. 2) pek büyük. 3) işe yaramaz, hantal. 4) işsiz. 

battâliyye

: بطاليه

(a. i. battâl’dan.) : [eskiden] işi bitmiş olan resmî kâğıtların konulduğu torba.