Devam etmek.Durmak.Ayrılmamak.İyi yapmak, becermek.

æóÕóÈó ÇáÔìÁõ ÜÜÜöÜÜ íóÕöÈõ æõÕõæÈðÇ

Ağrı, hastalık, yorgunluk.

ÇáæóÕóÈ (Ì) ÃæÕÇÈ

Sabit olmak.(-o):Birbirine geçirmek.

æóÕóÏó ÇáÔìÁõ ÜÜÜöÜÜ íóÕöÏõ æóÕúÏðÇ

Koyunlar için ağıl edindi.(-alâ):Tazyik etti(-o):Kapadı, ağzını örttü.

ÃóæúÕóÏó

Kökleri birbirine yakın bitkiler.Davar ağılı.Evin önü, avlu.

ÇáæóÕöíÏ

Taştan yapılmış davar ağılı.

ÇáæóÕöíÏÉ (Ì) æ ÕÇÆÏõ

Güzel yürümekÇocuk yürümeye başlamak.Tarif etmek, vasıfları söylemek.Doktor ilacın ismi ve miktarını tespit etmek.Haberi nakletmek.Elbise vücudun şeklini göstermek.

æóÕóÝó ÇáãåÑõ æ ÇáäÇÞÉ æ äÍæåãÇ ÜÜÜöÜÜ íóÕöÝõ æÕúÝðÇ æ æõÕæÝðÇ

Vasıflandı.

ÇÊóøÕóÝó

Sıfat, nitelik, durum.

ÇáÕöøÝóÉõ

Özel hastahane

ÇáãÓÊæÕóÝõ

Hizmetçi çocuk.

ÇáæÕíÝõ (Ì) æõÕóÝóÇÁõ

(=)

ÇáæÕöíÝóÉõ (Ì) æÕÇÆÜÝ

Cahiliyet devrinde olduğu gibi ayrılık davasına düşerek “Ey filân oğlu!”diye çağırmak.(-o,bi):Bitiştirmek, yan yana getirmek.İlgilenmek, arası iyi olmak.İyilik etmek.Para v.b. vermek.(-o,ilâ):Ulaşmak, vâsıl olmak.Mensup olduğunu söylemek.

æ Õóáó ÝáÇäñ ÜÜÜöÜÜ íóÕöá æóÕúáÇð æÕõáóÉ

Akrabasıyla ilgilenmek, onlara karşı üzerine düşeni yapmak.

æ Ü ÑóÍöãóå

Ulaştırdı, vardırdı.

ÃóæúÕóáóåõ ÇáÔìÁó æ Åáíå ÇáÔìÁó

Arası iyi oldu, teması kesmedi.Peşi peşine oruç tuttu.

æÇÕóáóå

Fıkra ve bölgecilik davası güttü.Bir soya mensup olduğunu söyledi.Bitişti, birleştirdi.

ÇÊøóÕóáó

Ulaştı, vardı.Yol ve çaresini bulup yaklaştı.

ÊóæóÕøóáó Åáíå

Bağış, mükafat

ÇáÕöøáóÉõ

Birleşme ve ulaşma yeri.Kaynak ve bitişme yeri Mafsal.Düğüm.

ÇáãóæúÕöáõ (Ì) ãóæóÇÕöáõ

Fahişe.

ÇáæóÇÕöáóÉ

Bağış, yardım.Eş, benzer.Mafsal.Âdi senet.

ÇáæóÕúáõ (Ì) ÃæÕÇá

Birleşme, bitişme.Arkadaşlar.Azık.Uzak yer.

ÇáæõÕúáóÉõ (Ì) æõÕóáñ

Birleştirmeye yarayan şey.Arkadaşlar.Uzak ve geniş arazi.On batın doğuran deve, yedi batın ikiz doğuran koyun(Cahiliyye devrinde bunlarla ilgili bazı adetler vardı.)

ÇáæóÕöíáóÉõ

Utanacak şey, kusur.boğum.Çatlak.

ÇáæóÕúãõ (Ì) æõÕõæã

Vücudu basan ağırlık.Utanılacak şey, kusur.Günah işlemek için yapılan yemin.

ÇáæóÕúãóÉ

Düşmek, düşkün hale gelmek.Ağırlaşmak.Vakar kazanmak.Ulaşmak, bitişmek (-o,bi):Bir şeyi diğerine bağlamak, bitiştirmek.

æóÕóì ÝáÇäñ ÜÜÜöÜÜ íóÕöì æóÕúíðÇ

Gür otun içine girdi.(-o,ilâ):Vasi tayin etti.Emanet etti.(-ilâ,libi):Birine bir şey tavsiye etti, üzerine gerekli kıldı.

ÃæúÕóì

Birine bir şey verdi.(-o,ilâ):Emanet etti(-o):Vasi tayin etti.emir ve tavsiye etti.

æÕøóì Åáíå æáå ÈÔìÁ

Birbirlerine emir ve tavsiye ettiler.

ÊóæóÇÕóì ÇáÞæãõ

Tavsiyeyi kabul etti.İyiliğini istedi, iyiliği için çalıştı.

ÇÓúÊóæúÕóì Èå

Birisine ölümünden sonra yerine getirilmek üzere verilen tasarruf hakkı.Mükellefiyet bakımından eksik olan kişi namına tasarruf hakkı.

ÇáæöÕóÇíóÉõ (Ì) æóÕóÇíÇ

Kendisi vasiyet edilen kişi.Küçük çocuk namına tasarruf eden kişi.

ÇáæÕöìøõ (Ì) ÃæÕíÇÁõ

Bir kimsenin, ölümünden sonra yerine getirilmesini istediği şey.

ÇáæÕöíøÉõ (Ì) æóÕÇíÇ