Kemer taktı. Elbise giydirdi.

æÔøóÍó ÇáãÑÃÉó

Kemer takındı.(-bi):Giyindi.(-o):Kucaklaştı.Dağa çıktı.

ÊóæóÔøóÍóÊ ÇáãÑÃÉõ

Gerdanlık.Kemer.Omuzdan koltuk altına geçen süslü kemer.Yay.

ÇáæöÔÇÍ (Ì) æõÔÍñ æ ÃæÔóÍÉ æ æÔÇÆÍ

Çiçek açmak.(-o):Hükmü altına almak, bastırmak.Yüksek bir yere çıkmak.Karıştırmak.Eğirmek, dürmek.

æÔóÚóÊö ÇáÈÞáÉ ÜÜÜóÜÜ äóÔóÚõ æóÔúÚðÇ æ æõÔõæÚðÇ

Kuyudan su çıkarmak için kullanılan uzun, büyük ağaç.Sermin.Tavan döşemesinin üzerine konan kıtık, hasır v.b.Bir yerin etrafında yapılan çeper.Ordu kumandanına yapılan gözetleme yeri.Kuru ağaç.İp yumağı.

ÇáæóÔöíÚ (Ì) æóÔóÇÆÚ

Mekik masura.

ÇáæóÔöíÚÉ (Ì) æ ÔíÚ æ æÔÇÆÚ

Vaşak.

ÇáæóÔóÞ

Bir nevi pastırma.

ÇáæóÔíÞÉ

(Yardımcı fiildir daha çok muzarii kullanılır.): “Olayazdı, yaklaştı.”Çabuk yürüdü.

ÃóæúÔóßó

Sür’at.

ÇáæóÔúßÇä

Çabuk oldu.

æó ÔúßÇä ãÇíßæä Ðáß

Cilde dövme yapmak.

æÔóãó ÇáÌáÏó ÜÜÜöÜÜ íóÔöãõå æóÔúãðÇ

(Yardımcı fiil olarak):Başladı.(-fî):Üzerinde durdu, düşündü.Sövdü.-Memesi tomurcuklandı.Hafifçe parladı.Göründü.Olgunlaştı.

ÃóæúÔóãó

Vücuda yapılan dövme.Düşme veya dayaktan gelen morarma.Alâmet.

ÇáæóÔúã (Ì) æÔõæãñ æ æöÔÇãñ

 

Çáæó õÔúäÇä ÇäÙÑ : ÃÔäÇä

Çabuk olmak, çabuk davranmak.Karışık veya gizli konuşmak.(-o):Birine gizli bir şey söylemek.Az vermek.

æÔúæóÔó ÇáÑøóÌáõ æ ÇáäÚÇãõ æ ÇáÈÚíÑõ æ ÔæÔÉð

Jurnal etmek. Çoluk-çocuğu, sürüsü çoğalmak.(-o):Nakışlamak, süslemek.(-o,fî):Yalan söylemek.Yalanı süslemek.

æ Ôóì Èå Åáì ÇáÓøõáØÇä ÜÜÜöÜÜ íóÔöì æóÔúíðÇ ææöÔÇíÉð

Süsledi.Elbise giydirdi.

æ Ü ÝáÇäñ ÇáËæÈó

Alâmet, nişan.Leke.

ÇáÔøöíóÉõ (Ì) ÔöíÇÊ

Çoluk-çocuğu çok olan.Dokumacı.Altın basan.

ÇáæÇÔì (Ì) æõÔÇÉ

Elbise süs ve nakışı.Kılıç süsü.

ÇáæóÔúì (Ì) æöÔÇÁ