|
|
المِزَاب (ج) المِئزاب انظر : أ ز ب |
|
Ağır yük yüklenmek.Günah işlemek.(-li):Vezir olmak.(-o): Yüklemek. Yenmek. Deliği kapamak. |
وَزَرَ ـــِــ يَزِرُ وَزْرًا وزِرَة |
|
Sığınak yaptı. Gizledi. Ele geçirdi.Alıp götürdü. |
أَوْزَرَهُ |
|
Yardım etti. |
وازَرَهُ على الأمرِ |
|
Vezirlik, bakanlık. |
الوَزَارة |
|
Ağır yük.Günah.Silah. |
الوِزْرُ (ج) أوزار |
|
Sarp dağ.Sığınak. |
الوَزَرُ |
|
Yardımcı.Vezir.Bakan. |
الوَزِير (ج) وزراء و أَوْزار |
|
Orta elçi. |
الوزيرالمفوَّض |
|
Kaz. |
الوَزُّ الإوَزُّ واحدته وَزَّة |
|
Men’etmek, önlemek.Yasak etmek.Harp nizamına koymak. |
وزَعَ الإنسانَ وغيرهُ ـــَــ يَزَعُه وَزْعًا |
|
Aralarını ayırdı, düzeltti.(-o):Taksim etti, dağıttı.Teşvik etti.Alıştırdı, müptelâ kıldı. |
أَوْزَعَ بينهم |
|
Taksim etti. Kitap mektup v.b. dağıttı. |
وزَّعَه |
|
Harpte saf nizamına bakan.Haram işlememeleri için halkı kontrol ile vazifeli olan kimse. Köpek. |
الوَازِع (ج) وَزَعة |
|
Zehirli keler. |
الوَزَغَة (ج) وزَغ و أوزاغ |
|
Mikdar.Bir günde bir defa yemek. |
الوَزْمَةُ |
|
Ağır gelmek(-o):Tartmak.Ağırlığını anlamak için eliyle yoklamak.Ölçüye vurmak.Tahmin etmek.Vezne uygun şiir yazmak. |
وَزَنَ الشىءُ ـــِــ يَزِنُ وزْنًا وزِنَةً |
|
Eşit ve denk kıldı.Karşılaştırdı.(-o):Bir hizaya getirdi.Mükâfat verdi. |
وازَنَ بين الشَّيئين |
|
Denk oldu. (-o):Tartıp aldı. |
اتَّزَنَ |
|
Dağ yamacı. Mikdar. |
الزِّنَة |
|
Ölçülü, düzenli. |
المَوْزُون |
|
Terazi.Tartmada kullanılan gramlar.Mikdar adalet. |
المِيزَان (ج) المَوَازين |
|
Tartmada kullanılan gramlar.Bir kimsenin zor kaldıracağı kadar hurma.Şiir kalıbı.Dağ yamacı.(Arap şiir vezinleri için kitabın sonuna bakınız.) |
الوَزْن (ج) أَوْزَان |
|
Toplanmak, büzülmek.(-o):Kızdırmak. |
وزَى الشىءُ ـــِــ يَزِى وَزْيًا |
|
Karşı karşıya getirdi.Paralel. |
وازاه |
|
Paralel. |
المُتَوازِى |