Bağırsak.İşkembe.Kova ipi.Tasma

ÇáæóÒóãóÉõ (Ì) æóÐóã æ æöÐÇã

Torun.İri.Ön.Arka.Geri.

ÇáæóÑóÇÁõ

Vâris olmak.

(æóÑöËó) ÝáÇäðÇ ÇáãÇáó æ ãäå æ Úäå ÜÜÜÜöÜÜÜÜ (íóÑöËõå) æöÑúËÇð ææóÑúËðÇ æÇöÑúËðÇ æÑöËóÉ ææöÑóÇËÉ

Vâris kıldı.Yalnız birini vâris kıldı.Birine bir şey bıraktı.Geride bıraktı.

ÃóæúÑóË ÝáÇäðÇ

Miras.

ÇáÅÑóÇËõ æ ÇáÅÑúËõ æ ÇáÊõÑóÇËõ

(=)

ÇáãöíÑóÇËõ (Ì) ãæÇÑíË

Allah’ın isimlerinden: Ebedi

ÇáæóÇÑöËõ

Tarih attı.

æÑóøÎó ÇáßÊÇÈó

Cıvık hamur. Islak yer.

ÇáæóÑöíÎóÉõ

Gelmek,hazır olmak.Çiçeklenmek. (-o, ala): Gelmek.İnmek.Nöbet nöbet gelmek.

æóÑóÏó ÜÜÜöÜÜ íóÑöÏõ æÑõæÏðÇ

Getirdi, ortaya koydu.Anlattı, nakletti.

ÃóæúÑóÏó ÝáÇäñ ÇáÔìÁó

Beraber geldi. İki şair birbirinden haberi olmaksızın aynı şeyi söyledi.

æÇÑÏóåõ æ ÊóæóÇÑóÏó

Kadın yanağını boyadı.

æóÑóøÏóÊö ÇáãÑÃÉõ

Gül istedi. (-o): Suya geldi.Dış memleketlerden ithal etti. Saptırdı.

ÇÓúÊóæúÑóÏó

Su kaynağı.Yol.Rızk kaynağı.

ÇáãóæúÑöÏõ (Ì) ãæÇÑÏ

Su yolu.Cadde.

ÇáãóæúÑöÏóÉõ

Yol.Yiğit. Öncü.Uzun Saç.Gelir.İthal edilen şey.

ÇáæóÇÑöÏõ (Ì) æÇÑÏÇÊ

Gül. Açık doru.

ÇáæóÑúÏõ (Ì) æõÑúÏñ

Gelmek. Getirilen su. Suya gelen topluluk. Su hissesi. Kuş sürüsü. Ordu. Gecenin ibadet için ayrılan kısmı. Muayyen zamanlarda okunan Kur-an ve zikir miktarı.

ÇáæöÑúÏõ (Ì) ÃæÑÇÏ

Hamam böceği.

ÈäÊõ æóÑÏÇäó (Ì) ÈäóÇÊõ æóÑÏÇäó

Gül rengi.

ÇáæõÑúÏóÉõ

Toplardamar.Boğazın iki tarafındaki iki büyük damardan her biri.

ÇáæóÑöíÏõ (Ì) ÃæÑÏÉ æ æõÑõÏñ

Şah damarı, can damarı.

ÍÈáõ ÇáæÑíÏ

Ala çehre veya Yemen za’feranı bitkisi.

ÇáæóÑúÓõ

Örtmek, aldatmak, hile yapmak.

æÑóØó ÇáÔìÁó ÜÜÜöÜÜ íóÑöØõå æÑúØðÇ æ æöÑóÇØðÇ

Tehlikeye düştü, çıkmaza girdi.

ÊóæóÑóøØó

Yolsuz, alçak arazi.Uçurum.Cıvık çamur.Çıkmaz, tehlike.

ÇáæóÑúØóÉõ (Ì) æóÑóØóÇÊ æ æöÑÇØ

Günahtan titizlikle sakınmak.Korkak ve küçük olmak.Zayıf olmak.

æóÑóÚó ÜÜÜóÜÜ íóÑóÚõ æóÑúÚðÇ æ æóÑóÚðÇ æÑöÚóÉð

S. müş.

Ýåæ æóÑóÚñ (Ì) ÃæÑÇÚñ

Araya girdi, mani oldu.(-o): Men’etti.Durdurdu.

æóÑøóÚó ÈíäåãÇ

Günahtan titizlikle sakınma.Edep.Güzellik.

ÇáÑøöÚóÉõ

Ağaç:Yapraklanmak.Yaprak dökmek.(-o):Ağacın yarağını toplamak.

æóÑóÞó ÇáÔóÌÑõ ÜÜÜöÜÜ íóÑöÞõ æóÑúÞÇð

Ağaç yapraklandı.Zengin oldu.Aradığını bulamadı.

ÃóæúÑóÞó

Ağaç yapraklandı. Kağıdı hazırlayıp yazı yazdı.Birine katip oldu.

æóÑøóÞó

Gri:Esmer Boz. Kurt. Kül. Kurak yıl.

ÇáÃóæúÑóÞõ (Ì) æõÑúÞñ

Yağmur alıp yeşeren yer.Servet.Gümüş para.

ÇáÑøöÞóÉõ (Ì) ÑöÞóÇÊñ æÑöÞõæä

Kâğıtçı.Kâtip. Para babası.

ÇáæóÑóøÇÞ

m.(=) Çerçeveli kâğıt.Kağıt kutusu.

ÇáæóÑøÇÞóÉõ

Yaprak:Dünya.Dünyanın güzelliği. Bir topluluğun genç tabakası.Yazı yazmaya elverişli ince deri.Kâğıt.Mal, servet.Banknot.Çek.

ÇáæóÑóÞõ (Ì) ÃæÑÇÞ æ æöÑÇÞ

Gümüş

ÇáæóÑöÞõ (Ì) ÃæÑÇÞ æ æöÑÇÞ

Güvercin.Gri renk.

ÇáæóÑúÞóÇÁõ (Ì) æ ÑÇÞì æ æÑÇÞò

Esmer renk. Boz renk.Gri renk.

ÇáæõÑúÞóÉõ

Oturağı üzerine oturmak.Sırt üstü yatmak.(-bi):İkamet etmek.(-alâ):Gücü yetmek.(-o):Oturağına vurmak.

æóÑóßó ÜÜÜöÜÜ íóÑößõ æóÑúßðÇ

Oturağı üzerine oturdu.Namazda sol ayağını yatırıp üzerine oturarak sağını, sağını parmaklarının ucu olarak kıbleye dönük dikti.Namazda ellerini kabalarının üzerine koydu.(-alâ):Ayağının birini diğerinin üzerine aşırdı.Gücü yetti.(-bi):İkamet etti.(-li,o):Çelme takıp düşürdü.

ÊóæóÑøóßó

Özengi.

ÇáãóæúÑößõ æ ÇáãóæúÑößÉõ

Oturak, kaba.

ÇáæóÑúßõ æ ÇáæóÑßõ

Yeşil:Kertenkele büzmece.

ÇáæóÑóáõ (Ì) ÃæÑÇá æ æöÑúáÇä

Şişmek.Uzamak.

æóÑöãó ÜÜÜöÜÜ íóÑöãõ æóÑóãðÇ

Hiddetlenmek.

æÜ ÃäÝõå

Verem.

ÇáæóÑóãõ

Çakmak ateş çıkarmak.Ateş tutuşmak.Şişmanlamak.(-o):Vücudun iç tarafını cerahat mahvetmek.

æÑóì ÇáÒøóäÏõ ÜÜÜöÜÜ íóÑöì æóÑúíðÇ ææõÑöíðøÇ æÑöíóÉð

(=)

æóÑöìó ÇáÒøóäÏõ ÜÜÜóÜÜ íóæúÑóì æóÑúíðÇ ææõÑöíðøÇ

Çakmak ateş çıkardı.(-o):Çakmağı ateşledi.Ateş yaktı. Kızdırdı. görüşünü sordu.

ÃóæúÑóì

Gizledi.

æÇÑóÇåõ

Yardım ve müdafaa etti.Sözden ilk anda anlaşılandan başka bir mana kasdetti.(-o):Çakmak çaktı.Ateş çıkardı.Gizledi.

æÑøóì Úä ÝáÇä

Gizlendi.

ÊóæóÇÑóì

İçerdeki yara ve cerahat.

ÇáæóÑúì

Halk.

ÇáæóÑóì