Düzeltti.Kolaylaştırdı.Hazırladı. |
هَيَّأ فلانٌ الامرَ تَهيئةً و تَهْييئًا |
Anlaştı. |
تَهَايأ القومُ على الامر |
Hazırlandı.Müsait hale geldi. |
تَهَيَّأَ الامر |
Şekil.Heyet.Güzel görünüş. |
الهَيْئَةُ (ج) هَيْئات |
Kozmografya. |
عِلْم الهيئة |
Saymak,büyük bilmek.Korkmak. |
هابَهُ ـــَــ هَيْبًا و مَهابةً |
Teşvik ve teklif etti.Çağırdı. |
أَهابَ به |
Ne hoş! |
هَيْتِ |
Gel |
هَيْتِ لك لكما لكم لكنّ |
İnsan topluluğu |
الهَيْثَةُ |
Bitki kurumak.Heyecanlanmak.Ayaklanmak.Susamak.Hava bulutlu ve rüzgarlı olmak.(-o):Tahrik etmek.Ayaklandırmak. |
هاج النبتُ ـــِــ هَيْجًا و هَيَاجًا و هَيجاناً |
Hiddet. |
الهائج |
Harp.Fırtına.Kargaşalık. |
الهَيْج |
Harp. |
الهَيْجَاء و الهَيجَا |
kozmopolit topluluk.Kargaşalık. |
الهَيْشَة |
Kırmak.Yumuşatmak.Gevşetmek.Kederlendirmek.Hastalık tekrar etmek. |
هاضَ العظمَ ـــِــ هَيضًا |
Yayılmak.Açlığını söylemek.Korkmak.Akmak.Erimek. |
هاع الشىءُ ـــِــ هَيْعًا و هَيَعانًا |
Yayıldı.Aktı.Şaşırdı.Zulmetti.(-ilâ)Atıldı. |
تَهيّع |
Açık seçik.yol. |
المَهْيَع (ج) مَهايع |
Susuz. |
المِهْياف و الهَيْفان |
Eliyle itip sürmek.Toprak v.b.Uçurmak. |
هال فلان الرملَ و نحوَه ـــِــ هَيْلاً |
(=) |
أهال فلانٌ الشىءَ |
Yıkılıp uçurulan toprak.v.b. |
المَهِيل |
Ham madde.Taslak.Pamuk. |
الهَيُولَى |
Taslak,kroki. |
الهَيولانىّ |
Başını alıp gitmek.Ne yapacağını bilmemek.Şaşkın dolaşmak.Çok susamak.(-bi):Aşık olmak. |
هام فلان ـــِــ هَيْما و هَيَمانًا |
Gönlü düştü. |
اسْتُهِيمَ فؤادُ فلانٍ |
Çok susuz. |
الاهْيَمُ و هى هَيماءُ (ج) هِيمٌ |
Amin dedi.(-alâ)Hükmü ve kontrolü altına aldı.Kanatlarının altına aldı. |
هَيْمَنَ |
Allahın isimlerinden.Hükmü altına,koruyan,kontrol eden. |
المُهَيْمِنُ |
|
الهَيْنَمَةُ انظر : هنم |
Uzak,çok uzak! |
هَيْهَاتُ |
Nida edatı. |
هَيَا |