Yıldızın : biri batıda batarken diğeri sabahleyin doğudan çıkmak. (—bi) : Yük ağır gelmek. Ağır yükü zorla taşımak. — Yük ağır gelip düşmek.

äÇÁÇáäøóÌúãõ ÜÜÜõÜÜ äóÄÁðÇ æ ÊóäúæóÇÁð

Yıldız. Yağmur. Bağış.

ÇáäøóÄÁ (Ì) ÃäúæóÇÁñ æ äõæÂä

Yaklaşmak. (— ilâ) : Geri gelmek, alışmak. Tevbe etmek. (— an) : Yerine geçmek, yerini tutmak.

äóÇÈ ÇáÔìÁõ ÜÜÜõÜÜ äóæúÈðÇ æ äöíóÇÈÊ

Defalarca gidip döndü. Tevbe etti. Önem verdi. (— o an) : Yerine geçirdi.

ÃäÇÈ ÝáÇäñ Åáì ÇáÔìÁö

Nöbetleşe : yaptı.

äÇæóÈå Ýì ÇáÔìÁ æ ÇáÃãÑ

Başına bir iş geldi: Tekrar tekrar geldi.

ÇäÊÇÈóå ÃãúÑñ

Tekrar tekrar yaptı. Nöbetleşe yaptı.

ÊóäóÇæóÈ ÇáÃãÑó

Su yolu.

ÇáãóäóÇÈ

Ziyaretçi. Nöbetleşe alınan şey.

ÇáãõäúÊóÇÈ

Vekil, vekâlet eden.

ÇáäøóÇÆÈ (Ì) äõæøÇÈñ

Felâket, : musibet, acı.

ÇáäøóÇÆöÈóÉ äóæóÇÆöÈõ

Nöbet, sıra. Fırsat. İnsan topluluğu.

ÇáäøóæúÈóÉ (Ì) äõæóÈñ

Musibet, belâ.

ÇáäøõæÈóÉ (Ì) äõæóÈñ

Savcılık

ÇáäøöíóÇÈÉ

Güvercin ötmek. Ölüye (bağırıp çağırarak) ağlamak.

äÇÍóÊ ÇáÍãÇãÉõ ÜÜÜõÜÜ äóæÍðÇ æäóæóÇÍðÇ

Karşı karşıya :geldi.

äÇæóÍóå

Ağıt: :Ağıt yeri. Matem için toplanan kadınlar.

ÇáãóäóÇÍóÉ (Ì) ãóäóÇÍÇÊ æ ãóäóÇæöÍ

İkamet etti. : Başa geldi. Şikâyet etti. (—o) : Deveyi çökertti.

ÃäóÇÎ ÈÇáãßÇä

Deve ağılı. İkametgâh. Şehrin hava durumu.

ÇáãõäóÇÎ

Aydınlık vermek. Parlamak. Bozgunluk ve kargaşalık çıkmak. Yenilmek. (—min) : Kaçmak, nefret etmek. (— o) : Nişan koymak. Kaçırmak, korkutmak.

äÇÑó ÜÜÜõÜÜ äóæúÑðÇ

Işık verdi. Aydınlandı. Ağaç çiçek çıkardı. Bitki yetişti. Meyve çekirdeklendi. Yol gösterdi. İşini karıştırdı., şaşırttı. aydınlattı. lambayı yaktı. açıkladı. temizlik pudrası sürdü.

äóæøÑó

Aydınlandı. Aydın ve kültürlü oldu.Işığından faydalandı.Kazandı,üstün geldi.

ÇÓúÊóäóÇÑ

Işık yeri.Sınır taşı,çizgisi.Yol işareti.

ÇáãóäóÇÑõ

Kandil.Minare.Deniz feneri.

ÇáãóäóÇÑÉõ (Ì) ãóäÇæöÑ

Aydınlatan.Düşmanlık.Kin.

ÇáäøóÇÆöÑÉ

Ateş.

ÇáäøóÇÑõ (Ì) äöíÑóÇäñ æ ÃäúæõÑ

Beyaz çiçek.

ÇáäøóæúÑ (Ì) ÃäúæóÇÑñ æÇÍÏÊå äóæúÑóÉñ

Işık.Aydınlık. Gerçeği gösteren iç aydınlığı.

ÇáäøõæÑ (Ì) ÃäúæóÇÑñ

Çiçek.

ÇáäøõæóøÇÑ (Ì) äóæÇæöíÑõ

Işık veren,ışıklı.Güzel,parlak.

ÇáäøóíöøÑõ

Saban demiri. Döğen.

ÇáäøóæúÑóÌ (Ì) äæÇÑÌ

Halk.İnsanlar

ÇáäøóÇÓ æÇÍÏå ÅäÓÇäñ

Yürümek.Sıçrayıp koşmak.İlgilenmek, takılmak. İstemek, almak. Saçından başınsan yakalamak. Vermek. Ulaştırmak.

äÇÔó ÝáÇäñ ÜÜÜõÜÜ äóæúÔðÇ

Birbirine fazla yaklaşmadan mızrak ve kargı savaşı yaptılar.

ÊóäóÇæóÔó ÇáÞæãõ Ýì ÇáÞÊÇá

Hareket etmek, kaçmak.(-an):Geri kalmak.(-li):Hazırlanmak.(-ila):Kalkışmak.Sığınmak.(-o):Çekmek.İstemek. Geçmek.

äÇÕó ÜÜÜõÜÜ äóæúÕðÇ æ äóæÕÇäðÇ

Kaçıp sığınacak yer ve zaman.

ÇáãóäóÇÕ

Takmak, bağlamak, ilgili kalmak.

äÇØó ÇáÔìÁó ÈÛíÑå æ Úáíå ÜÜÜõÜÜ äóæØðÇ

Asılacak, takılacak yer. Müessir sebep, illet.

ÇáãóäóÇØ

Yükün bir tarafa çekmemesi için karşı tarafa konan ağırlık.Asılan, takılan şey. Şeref v.b nişanı.Ciğerden kalbe uzanan iki büyük damar.

ÇáäøóæúØ (Ì) ÃäúæóÇØñ æ äöíóÇØñ

Askı bağ.Kalbden akciğere giden iki büyük damar.Sınır.

ÇáäøöíóÇØ (Ì) ÃóäúæöØóÉñ

Eğilmek.Çökmek.(-o):Arzulamak, peşine düşmek.

äÇÚ ÜÜÜõÜÜ äóæúÚðÇ æ äóæóÇÚóÇäðÇ

Salladı.Kısım ve nevi’lere ayırdı.

äóæøÚó ÇáÔìÁó

Sallandı.Sınıf ve kısımlara ayrıldı.Öne geçti.

ÊóäóæóøÚ

Çeşit tür nevi

ÇáäøóæúÚ (Ì) ÃäúæóÇÚñ

Yükselmek.Atılmak.(-o):Emmek.

äÇÝ ÇáÔìÁõ ÜÜÜõÜÜ äæúÝðÇ

Arttı, fazla geldi.

äíøÝ Úáíå

Kasım.

äóæÝóãúÈÑ

Fazla.Yüksek.Küsur.(1 den 3 e kadar olan için ve ancak onluklardan sonra kullanılır.)

ÇáäøóíøöÝ

Dişi deve.

ÇáäøóÇÞóÉ (Ì) äóÇÞñ æ äõæÞñ æ ÃóíúäõÞñ æ ÃäúæóÇÞñ

Cömertlik etmek, bol vermek.İzin vermek.Zamanı gelmek.(-o): Elde etmek.

äÇáó Úáì ÝáÇä ÈÇáÔìÁö ÜÜÜõÜÜ äóæúáÇð æ äóæóÇáÇð

Zengin ve cömert olmak.

äÇáó ÝáÇäñ ÜÜÜóÜÜ äóíúáÇð æ äÇÆöáÇð æ äóæúáÇð

Verdi.

äÇæóáóåõ ÇáÔìÁó

Aldı.Ulaştırdı.

ÊóäóÇæá ÇáÔìÁó

Kolay elde edilen.

ÇáãõÊóäóÇæóá

Dokuma tezgahı.Dokuyucu.Aynı şekil ve huy.

ÇáãöäúæÇá (Ì) ãóäÇæöíáõ

Nasip.Bir kimseye gereken şey.Atıyye, bağış.

ÇáäøóæóÇá

Navlun.Posta ücreti.Akan dere.Dokuma tezgahı.Bir kimseye gerekli olan şey.

Çáäøóæá (Ì) ÃäúæóÇáñ

Yatmak.Uyumak.Sükunet bulmak.Durmak.Eskimek.(-ilâ):Güvenmek.(-an):Gafil olmak.

äÇã ÝáÇäñ ÜÜÜóÜÜ äóæúãðÇ æ äöíÇãðÇ

Uyumak istedi.Düşü azdı.Uykuda hareket etti.

Êóäæóøã

İpnotizma.

ÇáÊäæíã

Uyku.Uyku yeri.

ÇáãóäÇã

İpnotizma yapan.Uyutan ilaç.v.b.

Çáãäæøöã

Uyuyanlar.Uyku.

Çáäøóæúã

Çok uyuyan.Adı sanı anılmayan.

ÇáäøõæóãóÉ

Yumuşak elbise v.b.Pijama, gecelik.Kürk.

Çáäøöíãõ

Kelimenin sonunda tenvin getirdi.Nûn yazdı.

äóæøóä ÇáßáãÉó

Te’kid manası kastedilmeksizin kelimenin sonuna getirilen zaid nun.

ÇáÊøóäúæöíäõ

Yükselmek.Yücelmek.Baykuş ötmek.(-bi):Kaldırmak, yükseltmek.(-an): Terketmek.(-o):Azıcık doyurmak.

äóÇåó ÜÜÜõÜÜ äóæåÇð

Yüksek sesle çağırdı.Yükseldi yüceltti.

äóæøóå Èå

Bir yerden diğerine dönmek.Uzaklaşmak.Çekirdekli olmak.(-o):Hurma yeyip çekirdeğini atmak.Kasd ve niyet etmek.Israrla istemek. İşini görmek.

äóæóì ÜÜÜöÜÜ äóæðì æ äöíóøÉð

Bir toplumun ileri geleni, akıl hocası.

ÇáãõäúÊóæóì

(=)

ÇáäøóÇæì (Ì) äöæóÇÁñ

Uzaklık.Gidilen cihet, yer.Yurt, hane.

Çáäøóæóì (Ì) ÃäúæóÇÁñ æ äóæöìñø

Niyet.Çekirdek.Filiz.Beş dirhemlik bir ağırlık ölçüsü.Atom çekirdeği. İhtiyaç.

ÇáäøóæóÇÉ (Ì) äóæóíÇÊ æ äóæðì æ äõæöìñø

Atomik nükleer silahlar.

ÇáÃÓáÍÉ ÇáäøóæóæöíøÉ