Rüzgâr : ters esmek. (—an) : Sapmak, ayrılmak. (—bi) : Atmak. (— o) : Boşaltmak. Tersine çevirip içindekini dökmek. Kanatmak. Başına belâ getirmek. |
äßóÈóÊ ÇáÑøöíÍõ ÜÜÜõÜÜ äõßæÈðÇ |
Saptı, yan çizdi. (— o) : Uzaklaştırdı, bertaraf etti. |
äßøóÈ Úäå |
Kenardan yürüdü. .: (— âlâ) : Yaslandı. (— an) : Saptı. (—o): Kaçındı. Yüz çevirdi. Omuzladı. |
ÊóäßøóÈ |
Omuz, Kenar, etraf. Tepe. İleri gelen. |
ÇáãóäúßöÈ (Ì) ãóäóÇßöÈõ |
İki ana yön arasından esen rüzgâr. |
ÇáäøóßúÈóÇÁ (Ì) äõßúÈñ |
Musibet, : felâket. |
ÇáäøóßúÈ (Ì) äõßõæÈñ |
(=) |
ÇáäøóßúÈóÉ (Ì) äóßóÈóÇÊ |
Buğday: öbeği. |
ÇáäøõßúÈóÊ (Ì) äõßóÈñ |
Çizmek, iz yapmak. Düşünmek. Atmak. Çıkarmak. Serpmek, yaymak.' |
äóßóÊ ÇáÃÑúÖó æ ÝíåÇ ÜÜÜõÜÜ äóßúÊðÇ |
Yeri çizmekten hasıl olan iz. Nokta. Gizli işaret. Nükte. İnce mesele, ince nokta. Kir, leke. |
ÇáäøõßúÊóÉ (Ì) äõßóÊñ æ äößÇÊñ |
Çözmek, bozmak. Misvakin başını yumuşatıp dağıtmak. İzi silmek. |
äóßóËó ÇáÍÈáó æ äÍæóå ÜÜÜõÜÜ äóßúËðÇ |
Yeniden: bükülmek için bozulmuş ip v.b. |
ÇáäöøßúË (Ì) ÃäúßÇËñ |
Mühim iş. Güç : durum. Tabiat, huy. Gücün son haddi. |
ÇáäøóßöíËóÉ |
Evlenmek, kocaya varmak. (— o) : Erkek evlenmek. Cinsî münasebette bulunmak. Sarhoş etmek. Uyku basmak. |
äóßóÍóÊ ÇáãÑÃÉõ ÜÜÜöÜÜ äößóÇÍðÇ |
Kadını kocaya;: verdi. Erkeği evlendirdi. |
ÃäúßóÍ ÇáãÑÃÉó |
Evlilik teklif : etti. |
ÇÓúÊóäúßóÍ ÇáãÑÃÉó |
Evli kadın, evli : erkek. |
ÇáäøóÇßÍ |
Men'- : etmek, vermemek. Azaltmak. |
äóßóÏó ÍÇÌÉó ÝáÇä ÜÜÜõÜÜ äóßúÏðÇ |
Uğursuz : gelmek. Güç olmak. Hayatı zor geçmek. Azalmak. Cimri olmak. |
äóßöÏó ÜÜÜóÜÜ äóßóÏðÇ æ äßÇÏðÇ |
Cimri. Faydası az. |
ÇáäøóßöÏ |
Zeki ve sağlam görüşlü olmak. (— o) : Bilmemek. Yadırgamak. |
äóßöÑó ÝáÇäñ ÜÜÜóÜÜ äóßúÑðÇ æ äõßúÑðÇ æ äóßÇÑÉð |
Zor olmak. Meşru ve makûl olmamak. |
äóßõÑó ÇáÃãÑõ ÜÜÜõÜÜ äóßÇÑóÉð |
Bilmedi. İnkâr etti. Hoş görmedi. Nehy etti. |
ÃäúßóÑ ÇáÔìÁó |
Şekil .ve kifayetini değiştirdi. Nekre' yaptı. |
äóßøóÑ ÇáÔìÁó |
Bilmez göründü. : Düşman oldu. |
ÊäÇßÑó |
Şekil, kıyafet .: veya davranışını değiştirdi. |
ÊäßøóÑ |
Çirkin gördü. |
ÇÓúÊóäúßóÑ ÇáÃãÑó |
En çirkin. |
ÇáÃóäßÑ |
Makul ve meşru olmayan. |
ÇáãõäúßóÑ |
Belgisiz, nekre. |
ÇáãõäóßóøÑ |
Deha, zekâ. Zeki. Akla ve dine aykırı şey. Güç, zor. |
ÇáäøõßúÑõ (Ì) ÃóäúßÇÑñ |
İnkâr. Belgisiz isim. Cerahat. |
ÇáäøóßöÑóÉ |
İnkâr. Ceza. :Güç, zor. Sağlam. |
ÇáäøóßöíÑ |
Tersine : çevirmek. Başını eğmek. Hastalığını nüksettirmek. |
äóßóÓ ÇáÔìÁó ÜÜÜõÜÜ äóßúÓðÇ |
Çocuk ters geldi. Hastalık nüsketti, geri geldi. Zayıf düştü. Geri kaldı. Bildiğinden geri döndü. |
äõßöÓ |
Geri kaldı. : Çehresini ekşitti. (— o) : Ömrünü uzattı, süründürdü. Ters çevirdi. |
äóßøóÓó ÇáÝÑÓõ |
Utancından başını önüne eğen. Pir-i fanî. |
ÇáäøóÇßöÓ (Ì) äÇßöÓæä æäæóÇßöÓõ |
Hastalığın geri : gelmesi. |
ÇáäøõßúÓ |
Diretmek. (— o) : Yanağından yaşı parmağıyla silmek. Kuyuyu boşaltmak*" |
äóßóÝó Úä ÇáÔìÁ ÜÜÜõÜÜ äóßúÝðÇ |
Diretti. İmtina etti. Tenezzül etmedi |
ÇÓúÊóäúßóÝ ãä ÇáÔìÁ æ Úäå |
Kabakulak. |
ÇáäøõßÇÝ |
Korkmak, çekinmek. (—o an): Uzaklaştırmak. (—o bi): Başına belâ açmak. .. . |
äóßóá Úä ÇáÃãÑ ÜÜÜõÜÜ äõßõæáÇð |
Başkasının ibret alacağı şekilde cezalandırdı. (— o) : Bağladı, kayıtladı. Vazgeçirdi. |
äóßøóá Èå |
Ceza. Felâket. |
ÇáäóøßóÇá |
'Büyük kuyu kovasının altına bağlanan ip. Denenmiş yiğit. |
Çáäøóßóá |
Bağ. Gem. Gemin demir kısmı Yiğit. Dayanıklı. |
Çáäøößúá (Ì) ÃäúßÇáñ æ äõßõæáñ |
Nikel.^ |
Çáäøóíúßóá |
Ağız kokusu. |
ÇáäøóßúåóÉ |
:Düşmanı yenmek.. |
äóßóì ÇáÚóÏõæøó æ Ýíå ÜÜÜöÜÜ äößóÇíÉð |