Hay- : van etlenmek. (—o) : Geri bırakmak, geciktirmek. Sopa ile vurmak. Süte su katmak. İçirmek.

äÓóÃÊ ÇáãÇÔíÉõ ÜÜÜóÜÜ äóÓúÆðÇ æ ãóäúÓóÃóÉ

Gecikti. Uzaklaştı. (—o)'uGeciktirdi. Geri bıraktı.

ÃäúÓóÃóÚäå

Çobanın elinde taşıdığı kalın sopa.

ÇáãöäúÓóÃóÉ

Tehir, geri bırak- : ma.

ÇáäøóÓóÃÁõ

Sarhoş edici içki. Çok su katılmış süt. Yağ.

ÃáäøóÓúÁ

Tehir. Cahiliyye devrinde yapageldikleri Muharrem ayının kudsiyetini Sa-fer ayına tehir etme. Bol su katılmış süt.

ÇáäøóÓöìÁõ

Veresiye. Geri bırakılmış borç.

ÇáäøóÓöíÆóÉ

Şâir şi'rinde sevgilisinden ve sevgisinden bahsetmek.

äóÓóÈ ÇáÔøóÇÚÑõ ÈÝáÇäÉ ÜÜÜöÜÜ äóÓíÈðÇ æãäúÓöÈðÇ

Vasfını : ve soyunu söylemek. Soyunu sopunu sormak. (—ilâ) : Nis-bet etmek, ait göstermek.

æ Ü ÇáÔìÁó ÜÜÜõÜÜ äóÓóÈðÇ æ äöÓúÈóÉð

Soyları bir oldu. Benzedi, uydu.

äÇÓóÈ ÝáÇäðÇ

Soyundan bahsetti.: (— ilâ): Kendini nisbet etti, ait gösterdi.

ÇäúÊóÓóÈ

Birbirine : benzedi.

ÊäÇÓóÈó ÇáÔíÆóÇä

Benzerlik, eşitlik.

ÇáÊøóäóÇÓõÈ

: Soy bilgini.

ÇáäøóÓóÇÈ

(=)

ÇáäøóÓøÇÈóÉ

Akraba- : lık, soy. Kelimenin sonuna . — ism-i mensup yapmak için— şeddeli yâ getirmek.

ÇáäøóÓóÈ (Ì) ÃóäúÓóÇÈñ

Akraba- : lık. İlgi. Oran. Göre, nisbet.

ÇáäøöÓúÈóÉ (Ì) äöÓóÈñ

Uygun,: benzeyen. Soylu soplu. Aşk ve kadından bahseden şiir.

ÇáäøóÓöíÈ (Ì) äõÓóÈóÇÁõ æ ÃäúÓöÈóÇÁ

Çabuk yürümek. (— o) : Dokumak. Dizmek. Uydurmak. Özetlemek.

äóÓóÌóÊ ÇáäøóÇÞÉ Ýì ÓíÑåÇ ÜÜÜöÜÜ äóÓúÌðÇ

Dokuma evi.

ÇáãóäúÓóÌ (Ì) ãäÇÓöÌõ

Dokuyucu.

ÇáäøóÓóøÇÌ

Dokunmuş.

ÇáäøóÓöíÌ (Ì) äõÓõÌñ

Eşsiz.

åæ äóÓöíÌ æ ÍÏöåö

Gider- mek, yok etmek. İptal etmek. İstinsah etmek.

äóÓóÎó ÇáÔìÁó ÜÜÜóÜÜ äóÓúÎðÇ

Giderdi. Yazıyı nakletti.

ÇäúÊóÓóÎó ÇáÔìÁó

Birbirini yok : etti. Ölünün ruhu başka bir bedene geçti.

ÊäÇÓóÎó ÇáÔíÆóÇäö

Müstensih.

ÇáäøóÇÓöÎ (Ì) äõÓóøÇÎñ

Resim veya yazı sureti.

ÇáäøõÓúÎóÉ (Ì) äõÓóÎñ

Ditmek, : parçalamak. Kesmek. Yüzmek, soymak. Bozmak, çözmek. Lisanla tecavüzde bulunmak.

äóÓóÑó ÇáØÇÆÑõ ÇááóøÍúãó ÜÜÜõÜÜ äÓúÑðÇ

Yırtıcı kuş gagası. At gurupu. Öncü birlik.

ÇáãöäúÓóÑ (Ì) ãóäóÇÓöÑ

Basur.

ÇáäøóÇÓõæÑ (Ì) äæÇÓíÑ

Karakuş nev'inden :kerkenez, iki yıldızın adı.

ÇáäóøÓúÑõ

Koğuculuk. Yanan odunun arkasından çıkan sıvı.

ÇáäøÓöíÓóÉ (Ì) äóÓóÇÆÜöÓõ

Uzamak. Diş etleri sıyrılıp gevşemek. Gitmek.

äóÓóÚó ÇáÔìÁõ ÜÜÜóÜÜ äóÓúÚðÇ æ äõÓõæÚðÇ

Bilek mafsalı. Uzun ve enli kayış.

ÇáäøöÓÚ (Ì) ÃäúÓóÇÚ æ äõÓõæÚ

Dolup taşmak. Sür'atli gitmek.(— o) : Kökünden sökmek. Dağıtmak.. Toz kaldırmak. Elemek, ayıklamak. Isırmak.

äóÓóÝó ÇáÅäÇÁõ ÜÜÜöÜÜ äóÓúÝðÇ

Fısıldaştı.

ÊóäóÇÓóÝó ÇáÑóøÌáÇä ÇáßáÇãó

Kalbur. Eşeğin ağzı.

ÇáãöäúÓóÝ (Ì) ãäÇÓöÝõ

Harp gemisi.

ÇáäøóÓøÇÝóÉ

Dolu.

ÇáäøóÓúÝÇäõ

Dizmek. Sözü atfetmek, bağlamak.

äóÓóÞ ÇáÔìÁó ÜÜÜõÜÜ äóÓúÞðÇ

Birbirine uygun kıldı.

äÇÓóÞ Èíä ÇáÃãÑíä

Atıf harfleri.

ÍÑæ Ý ÇáäøóÓúÞ

Düzenli, muntazam.

ÇáäøóÓóÞõ

Kendini ibadete vermek. Kurban kesmek. (— o) : Elbiseyi yıkamak. Yeri gübrelemek. ' Eve gelmek. (— ilâ) : Yolunca gitmek.

äóÓóß ÝáÇäñ ÜÜÜõÜÜ äõÓúßðÇ æ äóÓúßóÉð æ ãóäúÓößðÇ

Züht ve ibadet yolu, tarzı. Kurban kesilen yer.

ÇáãóäúÓößó (Ì) ãäóÇÓöß

Hacca ait ibadetler.

ãóäóÇÓöß ÇáÍÌ

Allaha ait : her hak. Kurban.

ÇáäøõÓúß æ ÇáäõøÓõß

Ha- : lis dökme gümüş. Kurban.

ÇáäøóÓöíßÉ (Ì) äõÓõßñ æ äóÓÇÆöß

Ayrılıp : düşmek.

äóÓóá ÇáÔìÁõ ÜÜÜõÜÜ äõÓõæáÇ

Çoluk çocuğu bol olmak. Hayvan sür'atle gitmek. (—o ) : Doğurmak.

æ Ü ÝáÇäñ ÜÜÜöÜÜ äóÓúáÇð

Çocuk, zürriyet.

ÇáäøóÓúá (Ì) ÃóäúÓóÇáñ

Kıl döküntüsü. Çoluk-çocuk. Süzme bal.

ÇáäøóÓöíáÉ

Rüzgâr esmek. Tadı bozulmak. Yere basıp iz yapmak.

äóÓóãóÊö ÇáÑøöíÍõ ÜÜÜöÜÜ äóÓúãðÇ æ äóÓöíãðÇ

Deve ayağı. Yol. : Yön.

ÇáãóäúÓöã

Soluk, nefes. Yaratıklar. Hafif rüzgâr. Eski yol.

ÇáäøóÓóã

Ruh taşıyan her şey. Nefes darlığı.

ÇáäøóÓóãóÉ (Ì) äóÓóãñ

Tatlı ve hafif rüzgâr. Can, ruh. Ter. Kuvvet, salâbet.

ÇáäøóÓöíã

Bir nevi küçük maymun. İz, eser

ÇáäøóÓúäóÇÓõ (Ì) äóÓóÇäöíÓõ

Siyatik olmak.

äóÓöìó ÝáÇäñ Ü äóÓìð

Unutmak. Terketmek. İhmal etmek.

æ ÇáÔìÁó äóÓúæóÉõ æ äóÓóÇæóÉð æ äöÓúíóÇäðÇ

Unutturdu, ihmal ettirdi.

ÃäúÓóÇå ÇáÔìÁó

Oturak hizasından topuğa uzanan bir sinir.

ÇáäøóÓóÇ (Ì) ÃäúÓóÇÁñ

Kadınlar.

ÇáäøöÓóÇÁ ÌóãÚ ÇãÑÃÉ

(=)

ÇáäøõÓúæóÉ æ ÇáäøöÓúæÇä

Unutulan şey. Önemsiz.

ÇáäøóÓöìõ