Uzaklaşmak. Su azalmak, çekilmek (—o} : Kuyunun suyunu çekip bitirmek.

نَزَحَ ـــَــ نَزْحًا و نُزُوحًا

Uzak.

النَّازِح

Azaltmak. Küçümsemek. Evdirmek. Sarhoş etmek.

نَزَر الشىءَ ـــُــ نَزْرًا

Az. İşe yaramaz.

النَّزْر

Can çekişmek. Güneş batmak üzere olmak. (— ilâ) : Özlemek. (— an) : Vazgeçmek. (— o, ilâ) : Çekmek,, benzemek. (—o) : Çekmek, sökmek. Azletmek. Çekip çıkarmak.

نَزَعَ المريضُ ـــِــ نَزْعًا

Can çekişirken kıvrandı. (— ilâ) : özledi. (— o) : Münakaşa etti. Birleşti

نازَع

Söküldü. (— an) : Vazgeçti. (— o.) : Söktü. Çekip aldı. (— li) : Attı

انتزعَ

birbirine düştüler.

تنازَع القومُ

Münakaşa, husumet : Çekme ve sökme yeri. Görüş ve azim kuvveti

المَنزَعة

Ok atıcı. Garip.

النّازِع (ج) نَزَعَة ٌو نُزَّعٌ و نُزَّاعٌ

Can çekişme.

النَّزْع

Ara bozmak, birbirine düşürmek. (-o) el veya silâhla vur mak. Gıybet etmek. Teşvik etmek.

نَزَغ بين القوم ـــَــ نَزْغًا

Kötülüğe düşüren ve sebep olan söz.

النَّزْغ

Bitmek,tükenmek. Diyeceği kalmamak. (— o) : Bitirmek, tüketmek.

نَزَف الشىءُ ـــِــ نَزْفًا

Söyleyecek sözü kalmadı. Sarhoş oldu, aklı gitti. (—- o) : Tüketti.

أنْزَفَ

Az SU V.b.

النُّزْفَة (ج) نُزَفُ

At sıçramak, atılmak. Kap dolmak. (— o) : Doldurmak.

نَزَق الفرسُ و نحوُه ـــِــ نَزْقًا و نُزُوقًا

Atıştı. Müsabaka: etti.

نازَقَه

Hafif meşreplik taşkınlık.

النَّزَق

Yukarıdan aşağıya inmek. (— an) : Ter-ketmek, vazgeçmek. (— bi): Başa gelmek. Bir yere inmek, konaklamak. (— âlâ) : Misafir olmak.

نَزَلَ ـــِــ نُزُولاً

Görüşüne : uydu, dediğine geldi.

و ـ على إرادة زميله

Nezleye ya- : kalanmak. Ekin gelişmek.

نَزِلَ ـــَــ نَزْلَةً

Erlik suyunu akıttı. (— o): İndirdi.

أَنْزَلَ

Vuruşmak için karşı karşıya geldi.

نازَلَهُ فى الحرب

İndirdi. Konaklara yerleştirdi. Yerine koydu.

نَزَّلَ الشىءَ

Vuruştular. Bölük bölük oturup yediler.

تنازَلَ القو مُ

Devamlı indi. (— an) : Bıraktı, vazgeçti.

تَنَزَّل

Su başı. : Ev. Ayın bir gecelik yörünge-si-. I

المَنْزِل (ج) مَنازِل

İndirme. İndirilen yer.

المُنْزَل

Ev. Derece, mertebe.

المَنْزِلَة (ج) مَنازِل

Felâket, musibet.

النَّازِلَة (ج) نازِلات و نوازِل

Ev. Misa. fir odası. Otel. Bağış. Bereket.

النُّزُل (ج) أَنْزَال

Nezle.

النَّزْلَة (ج) نَزَلاتٌ

Misafir. Mesken arkadaşı/Vatandaş.

النَّزِيل (ج) نُزَلاء

Hayvanları sudan uzaklaştırmak.

نَزَهَ الدَّوابَّ ـــَــ نَزْهَاً

Yerin havası temiz olmak. Kötülükten uzak olmak. Yer bitki ile süslenmek.

نَزِهَ المكانُ ـــَــ نَزَاهَةً و نَزَاهِيَةً

s. müş.

فهو نَزِهٌ و نَزِيةٌ وهى نَزِهَةٌ

Uzaklaştırdı. Temizledi.

نَزَّهَه عن الشىءِ

Uzaklaştı. Korundu. — Gezintiye çıktı.

تَنَّزَه عن الشىءِ

Uzaklaştı, : korundu.

اسْتَنْزَه عن الشىءِ

Gezinti yeri.

المُتَنَزَّهُ

Gezinti. Uzak yer.

النُّزْهَة (ج) نُزَهٌ

Erkek hayvan aşmak. Gönlü çekmek.

نَزا الفحلُ ـــُــ نَزْوًا و نُزُوًّا و نَزَوانًا

Sıçradı. .

تَنَزَّى إليه

Şiddet, sertlik.

النَّزَوَان