Uzaklaşmak. Su azalmak, çekilmek (—o} : Kuyunun suyunu çekip bitirmek.

äóÒóÍó ÜÜÜóÜÜ äóÒúÍðÇ æ äõÒõæÍðÇ

Uzak.

ÇáäøóÇÒöÍ

Azaltmak. Küçümsemek. Evdirmek. Sarhoş etmek.

äóÒóÑ ÇáÔìÁó ÜÜÜõÜÜ äóÒúÑðÇ

Az. İşe yaramaz.

ÇáäøóÒúÑ

Can çekişmek. Güneş batmak üzere olmak. (— ilâ) : Özlemek. (— an) : Vazgeçmek. (— o, ilâ) : Çekmek,, benzemek. (—o) : Çekmek, sökmek. Azletmek. Çekip çıkarmak.

äóÒóÚó ÇáãÑíÖõ ÜÜÜöÜÜ äóÒúÚðÇ

Can çekişirken kıvrandı. (— ilâ) : özledi. (— o) : Münakaşa etti. Birleşti

äÇÒóÚ

Söküldü. (— an) : Vazgeçti. (— o.) : Söktü. Çekip aldı. (— li) : Attı

ÇäÊÒÚó

birbirine düştüler.

ÊäÇÒóÚ ÇáÞæãõ

Münakaşa, husumet : Çekme ve sökme yeri. Görüş ve azim kuvveti

ÇáãóäÒóÚÉ

Ok atıcı. Garip.

ÇáäøÇÒöÚ (Ì) äóÒóÚóÉ ñæ äõÒøóÚñ æ äõÒøóÇÚñ

Can çekişme.

ÇáäøóÒúÚ

Ara bozmak, birbirine düşürmek. (-o) el veya silâhla vur mak. Gıybet etmek. Teşvik etmek.

äóÒóÛ Èíä ÇáÞæã ÜÜÜóÜÜ äóÒúÛðÇ

Kötülüğe düşüren ve sebep olan söz.

ÇáäøóÒúÛ

Bitmek,tükenmek. Diyeceği kalmamak. (— o) : Bitirmek, tüketmek.

äóÒóÝ ÇáÔìÁõ ÜÜÜöÜÜ äóÒúÝðÇ

Söyleyecek sözü kalmadı. Sarhoş oldu, aklı gitti. (—- o) : Tüketti.

ÃäúÒóÝó

Az SU V.b.

ÇáäõøÒúÝóÉ (Ì) äõÒóÝõ

At sıçramak, atılmak. Kap dolmak. (— o) : Doldurmak.

äóÒóÞ ÇáÝÑÓõ æ äÍæõå ÜÜÜöÜÜ äóÒúÞðÇ æ äõÒõæÞðÇ

Atıştı. Müsabaka: etti.

äÇÒóÞóå

Hafif meşreplik taşkınlık.

ÇáäøóÒóÞ

Yukarıdan aşağıya inmek. (— an) : Ter-ketmek, vazgeçmek. (— bi): Başa gelmek. Bir yere inmek, konaklamak. (— âlâ) : Misafir olmak.

äóÒóáó ÜÜÜöÜÜ äõÒõæáÇð

Görüşüne : uydu, dediğine geldi.

æ Ü Úáì ÅÑÇÏÉ Òãíáå

Nezleye ya- : kalanmak. Ekin gelişmek.

äóÒöáó ÜÜÜóÜÜ äóÒúáóÉð

Erlik suyunu akıttı. (— o): İndirdi.

ÃóäúÒóáó

Vuruşmak için karşı karşıya geldi.

äÇÒóáóåõ Ýì ÇáÍÑÈ

İndirdi. Konaklara yerleştirdi. Yerine koydu.

äóÒøóáó ÇáÔìÁó

Vuruştular. Bölük bölük oturup yediler.

ÊäÇÒóáó ÇáÞæ ãõ

Devamlı indi. (— an) : Bıraktı, vazgeçti.

ÊóäóÒøóá

Su başı. : Ev. Ayın bir gecelik yörünge-si-. I

ÇáãóäúÒöá (Ì) ãóäÇÒöá

İndirme. İndirilen yer.

ÇáãõäúÒóá

Ev. Derece, mertebe.

ÇáãóäúÒöáóÉ (Ì) ãóäÇÒöá

Felâket, musibet.

ÇáäøóÇÒöáóÉ (Ì) äÇÒöáÇÊ æ äæÇÒöá

Ev. Misa. fir odası. Otel. Bağış. Bereket.

ÇáäøõÒõá (Ì) ÃóäúÒóÇá

Nezle.

ÇáäøóÒúáóÉ (Ì) äóÒóáÇÊñ

Misafir. Mesken arkadaşı/Vatandaş.

ÇáäøóÒöíá (Ì) äõÒóáÇÁ

Hayvanları sudan uzaklaştırmak.

äóÒóåó ÇáÏóøæÇÈóø ÜÜÜóÜÜ äóÒúåóÇð

Yerin havası temiz olmak. Kötülükten uzak olmak. Yer bitki ile süslenmek.

äóÒöåó ÇáãßÇäõ ÜÜÜóÜÜ äóÒóÇåóÉð æ äóÒóÇåöíóÉð

s. müş.

Ýåæ äóÒöåñ æ äóÒöíÉñ æåì äóÒöåóÉñ

Uzaklaştırdı. Temizledi.

äóÒøóåóå Úä ÇáÔìÁö

Uzaklaştı. Korundu. — Gezintiye çıktı.

ÊóäøóÒóå Úä ÇáÔìÁö

Uzaklaştı, : korundu.

ÇÓúÊóäúÒóå Úä ÇáÔìÁö

Gezinti yeri.

ÇáãõÊóäóÒóøåõ

Gezinti. Uzak yer.

ÇáäøõÒúåóÉ (Ì) äõÒóåñ

Erkek hayvan aşmak. Gönlü çekmek.

äóÒÇ ÇáÝÍáõ ÜÜÜõÜÜ äóÒúæðÇ æ äõÒõæøðÇ æ äóÒóæÇäðÇ

Sıçradı. .

ÊóäóÒøóì Åáíå

Şiddet, sertlik.

ÇáäøóÒóæóÇä