Su.

ÇáãÇÁ (Ì) ãöíÇåñ æ ÃãæÇåñ

Bir şeyin aslı, hakikatı. Aylık.

ÇáãóÇåöíóøÉ (Ì) ãÇåöíóøÇÊ

Ayna.

ÇáãóÇæöíøóÉõ

Yumuşak. Merhametli.

ÇáãóíúÜÔÇóÁ

Bağış ve şefaat istedi.

ÇÓÊóãóÇÍó

Yumurta sarısı.

ÇáãÇÍõ

Sallanmak, böbürlenmek. Bulanıp kusmak. Serap titreşerek görünmek.

ãÇÏó ÇáÔìÁõ ÜÜÜöÜÜ ãóíúÏðÇ æ ãíÏóÇäðÇ

Üzerinde yemek bulunan sofra. Yemek.

ÇáãóÇÆöÜÏóÉõ (Ì) ãæÇÆöÏõ

Meydan, alan.

ÇáãóíúÏÇä (Ì) ÇáãíÇÏíäõ

Betonarme için demir ve tel örgüsü.

ÇáãöíÏóÉ

Ailesi için yiyecek kazanmak, hazırlamak. Eritmek. Yün ve pamuk atmak.

ãÇÑó Ãóåáóå ÜÜÜöÜÜ ãóíúÑðÇ

Yiyecek celbetti.

ÇãúÊóÇÑ áÃåáå Ãæ áäÝÓå

Sefer veya hazarda yemek için hazırlanan yiyecek.

ÇáãöíÑóÉõ

Ayırmak, uzaklaştırmak. Gidermek. (–o alâ): Üstün tutmak.

ãÇÒó ÇáÔìÁó ÜÜÜöÜÜ ãóíÒðÇ

Üstün oldu. Ayrılıp bir tarafa çıktı.

ÇãÊÇÒ ÇáÔìÁõ

Guruplaştılar.dağıldılar.

ÊóãóÇíóÒó ÇáÞæãõ

Üstün ve seçkin oldu. Ayrılıp bir tarafa çekildi.

ÊóãóíøóÒó

Hırsından parçalandı.

æÜ ãä ÇáÛíÙ

Yücelik, üstünlük.

ÇáãóíúÒõ æ ÇáãöíÒóÉ

Saban oku.

ÇáãóíúÓõ

Böbürlenerek yürüyen.

ÇáãóíúÓóÇä (Ì) ãóíÇÓöíäõ

Uzaklaşmak, bir tarafa çekilmek. (–alâ): Zulmetmek. (–o): Uzaklaştırmak. Gidermek. Azarlayıp kovamk.

ãóÇØ ÜÜÜöÜÜ ãóíúØð

Uzaklaştırdı, giderdi.

ÃóãÇØóåõ

Araları bozuldu.

ÊóãóÇíóØó ÇáÞæãõ

Erimek, akmak. Buhar su olup akmak, yoğunlaşmak. Serap dalgalanır görünmek. Gevşek ve ahmak olmak.

ãÇÚ ÇáÌÓãõ ÜÜÜöÜÜ ãóíÚðÇ

Eritip akıttı.

ÃãóÇÚ ÇáÌÓãó

Katı cismi eritmek ve buharlaştırmak.

ÇáÅãÇÚóÉõ

Güzel bir koku. Bazı ağaçlardan akan zamk. Dökülen şeyin akışı. Başlangıç.

ÇáãóíúÚóÉ

Eğilmek. Sallanmak. (–an): Sapmak, dönmek. (–ilâ): Sevmek. Tarafını tutmak. (–alâ): Zulmetmek.

ãóÇá ÜÜÜöÜÜ ãóíáÇð æ ãóíóáóÇäðÇ

Eğdi. Döndürdü. Tereddüt etti.

ãóíøóáó ÇáÔìÁó

Böbürlenerek yürüdü. –Atın keçe ve örtüsü kaydı.

ÊóãóÇíóáó Ýì ãÔíÊå

Eğildi. (–o, bi): Gönlünü çeldi.

ÇÓúÊóãóÇá

Elifi, elif ile yâ arası okumak.

ÇáÅãóÇáÉ

Yolcuların doğru gidebilmeleri için yolda dikilen alâmet, nişan. Uzak mesafe. Eskiden 4.000 zira’ kabul edilen bir mesafe ölçüsü Şimdi deniz mili:1855m. Sürme çöpü. Yara derinliğini ölçen bir alet.

Çáãöíáõ (Ì) ÃóãúíóÇáñ æ ãõíõæáñ

Yalan söylemek.

ãóÇä ÝáÇä ÜÜÜöÜÜ ãóíúäðÇ

Yalan.

Çáãóíúäõ (Ì) ãõíõæäñ