Yağmur yağmak. (–fî): Sefer etmek, gitmek. – Kaçmak. Kuş sür’atle inmek. (–o): Doldurmak. |
ãóØóÑóÊö ÇáÓãÇÁõ ÜÜÜõÜÜ ãóØúÑðÇ æ ãóØóÑðÇ |
Yağmur yağdı. (–o): Yağmur yağdırdı. Başlarına indirdi. – Terledi. |
ÃãúØóÑóÊö ÇáÓãÇÁõ |
Yağmura muhtaç oldu. Yağmur istedi. Yağmurdan bir tarafa sığındı. Sustu. (–li): sabretti. (–o): iyilikte bulunmasını istedi. |
ÇÓúÊóãúØóÑó |
Yağmurlu. |
ÇáãóÇØöÑõ |
Yağmur. |
ÇáãóØóÑõ (Ì) ÃãØÇÑ |
Adet. Taneli mısır somağı. |
ÇáãõØúÑõ |
Bir memleketin en büyük rûhanî reisi. |
ÇáãöØúÑóÇäõ |
Yağmurluk. |
ÇáãóØóÑíøóÉ |
Uzatmak. |
ãóØøó ÇáÔìÁó Ü ãóØøðÇ |
Kauçuk. Lâstik. |
ÇáãóØøóÇØõ |
Uzatmak. Demiri uzasın diye dövmek. Borcunu vermeyip oyalamak. |
ãóØóáó ÇáÍÈáó æ äÍæå ÜÜÜõÜÜ ãóØúáÇð |
Borcunu vermedi, oyaladı. |
ãóÇØóáóåõ ÈÍÞøöå |
Gayretle yürümek. Yolcu ile arkadaşlık etmek. Gözlerini açmak. |
ãóØóÇ ÜÜÜõÜÜ ãóØúæðÇ |
Binek edindi. |
ÃãúØóìö ÇáÏÇÈóøÉó |
(=) |
ÇãúÊóØóì ÇáÏøóÇÈÉó |
Uzadı. (–fî): Böbürlendi. Elini, kolunu salladı. |
ÊóãóØóøì |
Binek. |
ÇáãóØöíøÉõ (Ì) ãØÇíÇ æ ãóØöìøñ |