Katmak, karıştırmak. Bir kimseyi arkadaşı aleyhine tahrik etmek. |
ãóÒóÌó ÇáÔÑÇÈó æ äÍæå ÜÜÜõÜÜ ãóÒúÌðÇ |
Başak sarardı. |
ãóÒøóÌó ÇáÓøõäúÈõáõ |
Katılan şey, katıntı. Mizaç, huy. |
ÇáãöÒóÇÌõ (Ì) ÃóãúÒöÌóÉñ |
Bal, acı badem. Su katılan şarap. |
ÇáãöÒúÌ |
Acı badem. Birkaç şeyin karşımı ile meydana gelen şey. |
ÇáãóÒöíÌõ |
Şaka yapmak, takılmak. |
ãóÒóÍ ÜÜÜóÜÜ ãóÒúÍðÇ æãõÒóÇÍðÇ |
Şakalaştı. |
ãÇÒóÍóåõ |
Renklendi. Üzüm veya başak çıkardı. |
ãóÒøóÍó |
Fazilet. Faziletli. |
ÇáãöÒøõ |
Lezzetli şarap. Bir emiş. Bir yudum kadar, az. Meze. |
ÇáãóÒøÉõ |
Yağ kalıntısı. Bir yudum su. |
ÇáãõÒúÚóÉ (Ì) ãõÒóÚñ |
Pamuk et, tüy v.b. parçası. |
ÇáãöÒúÚóÉ (Ì) ãöÒóÚñ |
Kuş terslemek. (–o): Yarmak, yırtmak. Sövmek, tecavüz etmek. |
ãóÒóÞó ÇáØóÇÆÑõ ÈöÓóáúÍöåö ÜÜÜöÜÜ ãóÒúÞðÇ |
Parçaladı. Darma dağınık etti. |
ãóÒøóÞó ÇáËæÈó |
Beyaz karınca. |
ÇáãÇÒöäõ |
Yağmurlu bulut. |
ÇáãõÒúä ÇáæÇÍÏÉ ãõÒäóÉ |
Kibirlenmek. |
ãóÒÇ ÜÜÜõÜÜ ãóÒæðÇ æ ãóÒúíðÇ |
Üstün tuttu. |
ÃãúÒÇå Úáíå |
Övdü. |
ãóÒøÇåõ |
Tam oluş. Zarif, ince. Fazilet, üstünlük. |
ÇáãóÒúæõ æ ÇáãóÒúìõ æ ÇáãÒíóøÉ (Ì) ãóÒÇíÇ |