Temenni edatıdır: “Keşke.” |
لَيْتَ |
Yiğit. |
الأَلْيَثُ (ج) لِيثُ |
Kuvvet. Arslan. Yiğit. Diline kuvvetli. |
اللَّيْثُ (ج) لُيُوثٌ |
“Değildir, yok, olmadı”. |
لَبْسَ |
Peltek. Bazı harfleri “y” şeklinde telaffuz eden. |
الأَلْيَغُ |
Hurma kabuğu, lifi. |
اللِّيفُ الواحدة لِيفَةٌ |
Eskiden hokkaların içine konan yün v.b. Yapışkan çamur. |
الِّليقَةُ |
Çok karanlık. |
الأَلْيَلُ |
Gece |
الَّليْلُ |
(=) Bir gün. |
اللَّيْلَةُ (ج) ليالٍ و ليائل |
Şarap, neş’esi. Uzun gece. |
لَيْلَى |
Yumuşak ve kolay olmak. Yumuşak başlı olmak. |
لاَنَ الشىءُ ـــِــ لِينًا و لَيَانًا |
S. müş. |
فهو لَيْنٌ و لَيِّن (ج) أليِنَاء |
Yumuşak davrandı. Lâtife etti. Yağcılık etti. |
لاَيَنَهُ |
Yumuşadı. Yaltaklandı. |
تَلَيَّنَ |
Hurma. |
الِّلينُ الواحدة لينة |
|
و حروف الِّلين الألف والواو و الياء |