Ağacı soymak. Deriyi yüzmek. Hakkını tam veya eksik vermek. |
áóÝóà ÇáãæÏó ÜÜÜóÜÜ áóÝúÆðÇ æ áóÝóÇÁð |
Sağa sola döndürmek. (-an): Vazgeçirmek. (-o): Boynuna atmak. Gelişigüzel konuşmak. Yanına atmak. Vermek. |
áóÝóÊó ÇáÔìÁó ÜÜÜöÜÜ áóÝúÊðÇ |
Dürdü, katladı. |
áóÝøóÊó ÇáÔìÁó |
Yüzünü sağa sola çevirdi, baktı. (-an): Yüzünü öteye çevirdi. |
ÇáúÊóÝóÊó Åáì ÇáÔìÁ |
Ateş yüzünü alazlamak. Kılıçla hafif vurmak. |
áóÝóÍóÊúå ÇáäÇÑõ Ãæ ÇáÓøóãæã ÜÜÜóÜÜ áóÝúÍðÇ æáóÝóÍóÇäðÇ |
Söylemek, telaffuz etmek. – Ölmek. (-o min, bi): Ağzından atmak. |
áóÝóÙó ÈÇáßáÇã ÜÜÜöÜÜ áóÝúÙðÇ |
Deniz. Ağzı ile yavrusunu doyuran kuş. Değirmen. Horoz. Dünya. |
ÇááøÇÝÙóÉ |
Söylemek. Atmak. Söz. Atılan şey. |
ÇááøóÝúÙ (Ì) ÃáÝÇÙ |
Dallar sarmaş-dolaş olmak. (-o): İlâve etmek. Ulamak. Toplamak. Ölüyü kefenlemek. Hakkını vermemek. |
áÝøóÊö ÇáÃÔÌÇÑõ ÜÜÜõÜÜ áóÝøðÇ |
Toplandı, sıklaştı. (-bi): Büründü. – Gür sakallı oldu. |
ÇáÊÝø ÇáÔìÁõ |
Gür, sarmaş-dolaş bitki. |
ÇáÊøóáÇÝíÝ |
Sargı. Kapçık. Sigara. |
ÇááøöÝÇÝÉ (Ì) áÝÇÆÝ |
Bir gurup insan. İnsan topluluğu. Taraf, parti. Şuradan buradan toplanmış şeyler. Dal ve yaprakları birbirine girmiş bahçe. |
ÇááøöÝõø (Ì) ÃáÝÇÝ æ áõÝõæÝ |
Kozmopolit topluluk. Gür ağaçlık. Karışık yemek. Aslî iki harfi illetli olan kelime. |
ÇááøóÝíÝ (Ì) ÃáÝÇÝ |
Sarma. |
ÇáãáÝæÝ |
Kumaşın iki kenarını bir araya getirip dikmek. Arzu edip ele geçirememek. |
áóÝóÞó ÇáËæÈó ÜÜÜöÜÜ áóÝúÞðÇ |
(=) Sözü yaldızladı. |
áóÝøÞó |
Yumuşadı. (-bi): Ulaştı. |
ÊáÝøóÞó ãÇÈíäåãÇ |
Elbisenin dikilmiş bir parçası. |
ÇááøöÝúÞ (Ì) áöÝÇÞ |
Hakkını yemek. Eti kemikten soymak. |
áóÝÇå ÍÞøóå ÜÜÜõÜÜ áóÝúæðÇ |
Buldu, rastladı. |
ÃóáúÝÇå |
Eksiğini giderdi. |
ÊóáÇÝóì ÇáÔìÁó |
İntikam alma. |
ÇáÊøóáÇÝöì |